Türkiye’de Aralık ayına ait açıklanan TÜFE aylık bazda %13,58 artarken yıllık bazda da %36,08 seviyesine yükselmiş oldu. Aylık bazda en yüksek artış ulaştırma grubunda görülürken tüm kalemlerde aylık bazda artış yaşandı. Yıllık bazda ise en düşük artışın yaşandığı grup haberleşme grubu olurken yıllık bazda ulaştırma kaleminde görüldü. ÜFE ise aylık bazda %19,08 artarken yıllık bazda %79,89’a yükseldi.
Aralık ayındaki enflasyonda özellikle son dönemde otogaz, benzin ve doğal gaza yapılan zamların ve benzinli ve mazotlu araç satışlarının ulaştırma kaleminde ciddi bir artışın yaşanmasının yanında gıda fiyatlarındaki yükselişte etkili oldu. Hem Dünya Tarım ve Gıda Örgütünden (FAO) gelen raporlar yani küresel bazda gıda fiyatlarının yükselmeye devam etmesi hem de yurt içinde kurların yükselişinin devam etmesi gıda fiyatlarının önümüzdeki dönemde de enflasyonu yukarı taşıyacağının bir işareti. Ayrıca son gelen zamlarda çiğ süt fiyatının %40 zamlandığını izlemiştik. Bu gelen zammın büyük çoğunluğunun fiyatlara yansımasıyla gıda enflasyonundaki yükselişi desteklediğini gördük. Ancak bu zammın etkisinin önümüzdeki aylarda da yavaş yavaş yansımaya devam edeceğini söyleyebiliriz. Koronavirüs kısıtlamalarının kaldırılması ayrıca lokanta ve oteller grubunun da enflasyona katkı yapan unsur oldu. İşlenmemiş gıda fiyatlarında taze sebzede artış görülürken gıda enflasyonu üzerinde işlenmemiş gıda grubu enflasyonunun etkisini artırmakta. Süt, peynir, yumurta, kırmızı ve beyaz et fiyatlarında artışın devam ettiğini görüyoruz. Patates, salatalık ve ayçiçek yağında da gelen artışlar gıda enflasyonu artıran başka unsur olarak karşımıza çıkmakta. Dünya genelinde tarımsal emtia fiyatlarında artışın devam etmesi ve bu sene yurt içinde rekoltenin azalması nedeniyle önümüzdeki aylarda gıda fiyatlarının enflasyona katkı yapmayı sürdüreceğini düşünüyoruz.
Enflasyonda dikkatimizi çeken kalem ise geçen ay olduğu gibi bu ayda konut kalemi. Baz etkisi dikkate alındığında konut kaleminin enflasyona çok fazla katkı yapmadığını izliyoruz. Ancak biz konut kaleminde daha yüksek bir enflasyon bekliyorduk. Son dönem kira artışları henüz yansımamış gözükmekte. Çünkü son 1 yılın kira ücret artışı yaklaşık %13 olarak gözükmekte ancak TÜFE’nin altında yani en az %36’nın altında kira artışları bulunmamakta. Hatta kira artışlarının özellikle büyük illerde %50’nin altında olmadığını duyuyoruz. Kira artışlarının şu an çok daha yukarı taşındığını izliyoruz. Demek ki konutta bu ay göremediğimiz kira artışlarını bundan sonraki aylarda takip edeceğiz.
Bize en çok endişe veren gelişme ise TÜFE ve ÜFE arasındaki makas olmaya devam etmekte. Bu aralığın artarak devam etmesi olası zamları beraberinde getirirken bu aynı zamanda enflasyonda yeniden artış demek olacaktır. ÜFE’nin yıllık bazda %79,89’a çıkması enflasyonun daha da artacağına dair en büyük işareti oluşturmakta. ÜFE-TÜFE arasındaki makas %4,.81 iken (79,89-36,08 = 43,81) bu maliyetlerin üreticinin sırtına yüklendiği anlamına gelmekte. Yani bu durum değişmez ise ÜFE-TÜFE makası kapanmaz ise beklenenden çok daha fazla yeni zamların yolda olduğunu söyleyebiliriz. Kurdaki artışlar maliyetleri artıracağından zamların yeni başladığını ve devamının geleceğini düşünmekteyiz.
Yükselen enflasyon oranı sonrası reel faizlerin -%16,22’ye düştüğünü yani reel faizlerde negatif tablonun devam ettiğini görüyoruz. 6 ay öncesine kadar pozitif reel faiz veren tek ülke konumundayken bugün benzerlerimizden reel faiz noktasında ayrıştığımız dönemde özellikle Fed’in taperingi 26 Ocak’ta 30 milyar dolardan 75 milyar dolara çıkaracağını düşünüyoruz. Ayrıca faiz artırımlarının öne çekilmesi yurtiçinden yabancı çıkışını hızlandırabilir. Küresel bazda doların değer kazanmasını beklediğimiz süreçte yılbaşında gelen zamların ve kur artışlarının etkisiyle birlikte 2022’nin ilk 3 ayında enflasyonun %50’yi aşacağını düşünüyoruz. Eğer reel faiz getirileri arasındaki fark kapanmazsa Türkiye’de enflasyon sarmalı sürmeye devam edecektir.
Teknik olarak baktığımızda BIST 100 endeksindeki yükselişin devam ettiğini izliyoruz. BIST 100’de yükseliş eğilimi devam ederken belirleyici seviyemiz 1942 olacaktır. 1942 seviyesi kırılır ise yükseliş eğilimi tekrar başlayabilir. Ancak 1942’nin altında kaldığımız sürece yönümüz aşağısı olmayı sürdürecektir. Kısa vadede ise takip ettiğimiz aralık ise 1942-1780 olmaya devam ediyor.
Kur tarafında ise doların küresel bazda değer kazanmaya başlaması ve yurt içinde faizlerin indirilmesinin ardından dolara olan talebin artması kurdaki yükselişlerin devam edeceğine işaret ediyor. Özellikle hem içerde enflasyonun reel faiz getirilerini düşürmesi hem de ABD 10 yıllık tahvil faizinde beklediğimiz yükseliş dolar/TL'de kısa vadede yükselişin henüz bitmediğini bize söylüyor. 13,85 seviyesi oldukça kritik. Bu seviyeden geçtiğimiz haftalarda Merkez Bankası tarafından döviz satışları gerçekleştirilmişti. Bu seviyenin kırılması halinde yükselişin sertleşeceğini düşünüyoruz. Bu seviye kırılmaz ise bir süre 13,85 - 10,40 arasında gidip gelebiliriz.