Hafta sonu TCMB Başkanı Çetinkaya, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile görevinden alındı. 1980 darbesinde görevde olan TCMB Başkanı, yönetim tarafından istifaya zorlandı ve prosedürel olarak görevinden istifa ederek ayrıldı, bu nedenle Çetinkaya, görevden alınan ilk TCMB başkanı oldu. Gerekçe ise hedeflerin gerçekleştirilememesi idi! İşin hukuki ve bağımsızlık kısmına dair belki de söylenecek çok söz var ama nihai olarak durum son derece hazin...
Söz konusu faiz olduğunda Türkiye’deki faiz, ABD başta olmak üzere düşük faizli ama en büyük ekonomilerle kıyaslandı. Ne kadar doğru tartışılır ama yine o gözle baktığımızda, ABD, Euro Bölgesi ve Japonya gibi güçlü ekonomiler uzun yıllardır düşük faiz uyguluyorlar, bunun nedeni ise enflasyon. Yani enflasyon düşük olduğu için faizi isteğe göre artıramıyorlar, bu politikaya baktığımızda faiz enflasyona sebep olsa idi merkez bankaları hızlıca faiz artışına gider ve buna bağlı enflasyon da yükselirdi! Ama öyle olmuyor ki merkez bankaları enflasyonun seyrine göre faizde değişime gidiyorlar.
Fed, 2 yıllık faiz artırım sürecine bu yıl ara verdi, bunun nedeni ise ticaret savaşlarının ekonomiye hasar vermesi ve enflasyon üzerindeki düşüş baskısını artırması oldu. ECB de zayıf enflasyon nedeniyle para politikasında değişikliğe giderken Japonya 20 seneden fazladır enflasyonu istediği seviyeye taşıyamadığı için uzun süredir eksi faiz politikası uyguluyor.
Olan ve uygulanana baktığımızda iktisadi olarak enflasyonun faizde belirleyici olduğu görülüyor, ancak Türkiye’de hükümet aksini savunuyor. Peki, öyleyse politika faizi %24 iken enflasyon nasıl %15’lere indi?
Faizden bahsetmemizin nedeni ise, hükümet ve merkez arasındaki faiz anlaşmazlığının giderek artması ve bu yönde merkezin baskı altında olması. Ek olarak zor gün bakiyesinin de hazineye devri konusundaki anlaşmazlıkla Çetinkaya'nın görevden alındığının konuşulması. İşin bir de yeni gelen başkan kısmı var, yani komite olarak alınan karar ve çalışmalara karşın başkanın görevden alınıp yardımcının atanması?
*İç ya da dış faktörler bazen bizim dengemizi bozar, bizi üzer, yıpratır ve o demoralize duruma kendimizi bıraktığımızda dışarıdan gelecek yeni bir hasara ihtiyaç olmadan kendimiz kendimize en büyük zararı veririz, iş depresyona, ne yaptığını bilememeye kadar gider. Kendimize verdiğimiz bu zarardan, üzüntüden kurtulmak için evvela durumu kabullenmeli sonra hem özeleştiri yapmalı hem eleştiriye açık olmalı hem de güçlü taraflarımıza yoğunlaşmalıyız ki iyileşelim. Sorunları büyütecek hatalar bizi sadece daha da yıpratır. Bu durumu bazen kişi yaşar bazen toplum bazen şirket bazen ülke bazen de yönetim, ama cevap her koşulda aynıdır; kabullen, yüzleş ve düzeltmek için mücadele et.
Durumu zorlaştırmamalı…