Geçen hafta yurt içindeki bazı önemli başlıklara göz atalım. İlk olarak geçen hafta açıklanan cari açık rakamlarını inceleyerek başlayalım. Cari açık Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 2,70 milyar dolar artarak 5,15 milyar dolara yükseldi. Böylelikle Şubat ayları bağlamında 2011 yılı Şubat ayında verilen 5,9 milyar dolarlık açıktan sonra tarihin en yüksek ikinci Şubat ayı cari açığı gerçekleşmiş oldu. Şubat ayı cari açık rakamının alt kalemlerine bakıldığında 6 milyar dolarlık dış ticaret açığı cari açığın en büyük nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Dış ticaret açığının da en büyük nedeni hiç kuşkusuz enerji maliyetleri. Savaşla yükselişe geçen enerji ve emtia fiyatlarının hem dış ticaret hem de cari açık üzerindeki etkisini Mart ayından itibaren çok daha net görmeye başlayacağız.
Öte yandan 2022 yılının Ocak ve Şubat aylarında toplamda 12,14 milyar dolarlık cari açık ile bir başka rekora daha imza atmış oldu. Yıllıklandırılmış cari işlemler açığı da Şubat’ta 21,8 milyar dolara ulaştı. Böylece Kasım ayından bu yana son 4 aydır üst üste cari açık vermeye de devam etmiş olduk. Daha önce de değinmiştim Türkiye Ekonomi Modeli bırakın asıl hedefi olan cari fazlaya ulaşmayı, var olan cari dengeyi daha da bozduğu bu ayki cari açık rakamı ile bir kez daha teyit edilmiş oldu.
Geçen hafta açıklanan bir diğer önemli veri de sanayi üretimi endeksiydi. Ocak 2022’de bir önceki aya göre %2,4 gerileyen sanayi üretimi, Şubat ayında aylık bazda %4,4 artarken, yıllık artış oranı da %13,3 oldu. Sanayinin alt sektörleri bağlamında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre %6,1, imalat sanayi sektörü endeksi %14,4 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %4,9 arttı.
Geçen haftaki bir habere göre Türk vatandaşlığına başvuru için satın alınacak gayrimenkul değeri 250 bin dolardan 400 bin dolara yükseltilecek. Yine bir diğer habere göre ise ihracat gelirlerinin %25’inin TCMB tarafından satın alınması uygulamasında oran %40’a çıkarıldı. Söz konusu bu iki haberden de anlaşılacağı üzere bu kararların döviz rezervlerini artırmaya yönelik adımlar olduğu çok açık. Fakat bu hamlelerin rezerv artırıcı etkisinin olmayacağı düşünülüyor. Çünkü şirketlerin ihracat gelirlerinden elde edilen dövizin satılması ilk etapta rezerv artıracağı düşünülüyor olsa da şirketler hem ithalat yapmak için hem de döviz yükümlülükleri yani borçları için yeniden döviz talep edeceklerinden rezerv artırıcı etkisi olmayacağı, aksine şirketlerin döviz satımı ve alımı arasındaki oldukça yüksek marjdan dolayı zarar edecekleri öngörülüyor. Bu konuda bir diğer beklenti de yüksek marj nedeniyle zarar etmemek için ihracatçı firmaların söz konusu düzenlemeden kurtulabilmek için ihracattan elde ettikleri kazançları mümkün olduğunca bankacılık sisteminden uzak tutacakları ve bu nedenle de kayıt dışılığın artabileceği yönünde.
Perşembe günü gözler TCMB faiz kararındaydı. Beklenildiği gibi faiz sabit tutuldu. Faiz karar metninde ise makro ihtiyati politika setinin güçlendirileceğine yönelik bir ibare vardı. Perşembe akşamı Cumhurbaşkanı 50 milyar lirası turizm sektörüne 100 milyar lirası ise ihracatçıya olmak üzere 150 milyarlık %9’a kadar inen faizle kredi imkânı tanınacağını açıkladı. Söz konusu krediler ithal ikamesine dönük yatırım yapacak ve döviz gelir taahhüdü bulunan yatırımlara aktarılacak. Yerli makine yatırımları önceliklendirilecek. Piyasaya ulaşan bilgilere göre bu kredinin fonlamasını TCMB yapacak. Böylelikle faiz karar metninde kastedilen makro ihtiyati politikanın da ne olduğu anlaşılmış oldu.
Şimdi ise bu gelişmelerle ilk olarak kurdaki seyre bir bakalım;
Geçtiğimiz haftaya 14,73 seviyesinden başlangıç yapan dolar/TL kuru Çarşamba gününe kadar en düşük 14,48’e kadar inerek aşağı yönlü kademeli düşüş gerçekleştirdi fakat bu düşüşü Perşembe ve Cuma sürdüremedi. Haftayı ise %0,78’lik düşüşle kapadı. Geçtiğimiz hafta Perşembe gelen TCMB faiz kararının kur üzerinde etkili olmadığı görüldü. Yine Perşembe günü ECB faiz kararı sonrası eurodaki düşüşle dolar endeksindeki güçlenme de kuru etkilemedi.
Daha önceki haftalarda olduğu gibi kur 14,50 - 15,00 bandında dalgalanmaya devam etti, yani fiyatta sıkışma devam ediyor. 14,50 altına inilmediği sürece geri çekilmeler sınırlı kalacaktır. 14,50 sonrasında 14,25 kritik destek olarak karşımıza çıkıyor. 14,25 altında düşüşler hız kazanacaktır. Yükselişlerde 14,74, 14,85 ve psikolojik güçlü direnç 15,00 önemli. 15,50 üzeri ise yükselişin asıl hız kazanacağı bölge. Kısa vadede kurda yatay hareket bir süre daha devam edebilir.
BIST 100 ise geçtiğimiz haftayı bankacılık endeksi öncülüğünde %4.2’lik artışla 2494 seviyesinden kapattı. Bu fiyatlamayla BIST 100 endeksi dünyadan pozitif ayrışmaya da devam etti. 2350 altı seviyelerde zayıflık görülebilir. Bu seviye üzeri yukarı yönlü ivme korunacaktır. 2450 üzeri fiyatlamalarda 2650 hedefine yönelik hareket devam edebilir. Endekste haftalık teknik analiz olumlu görünüme işaret ediyor.
BDDK tarafından açıklanan verilere göre bankacılık sektörü Ocak ve Şubat aylarında toplam 39 milyar TL kar elde etti ve bu sayede bankaların aktiflerinin toplamı 9.48 trilyon liraya yükseldi. Söz konusu karlılığın en temel sebebi enflasyondaki yükselme ile birlikte TÜFE’ye endeksli tahviller üzerinden yazılan karlar. Bu gelişmelerin etkisiyle geçtiğimiz hafta Pazartesi bankacılık endeksi TL bazında tüm zamanların en yüksek kapanışını gerçekleştirmiş oldu. Hafta genelinde ise endeks %7,5’lik artış kaydederek ralliye devam etti. Bankacılık endeksinde de bu hafta da güçlü yükselişin devamı bekleniyor.