Son 3 ay artarak devam eden küresel risk iştahında azalma var ve gelişen ülke piyasaları da düşüş yaşıyor. Para birimlerinden ise TL, dolar karşısında en çok değer kaybedenler arasında yer almaya devam ediyor. Bunun en önemli nedeni ise enflasyon, negatif faiz, cari açıktaki artış ve zayıf rezervler olurken hükümetin faiz konusundaki açıklamaları da merkezin adımlarının önünü kesiyor.
Eski başkanla faiz konusunda anlaşamayan hükümet, yeni başkanla beraber oldukça hızlı bir şekilde faiz indirimine gitti. Pandemi sürecinde de faiz indirimleri sürdü, ancak enflasyonun yükselmeye başlaması, turizm gelirindeki sert kayıp, ekonomik daralma ve rezervlerdeki kayıp TL’nin de oynaklığını artırdı. Merkez son toplantıda enflasyonun yılsonuna doğru yükselebileceği ön görüsünde bulunarak faizleri sabit tuttu. Son toplantıdan bu yana enflasyonda belirgin bir geri çekilme olmazken kur ise rekor kırdı ve süreç yine faiz-enflasyon ve kur üçgenine geldi.
Hükümetin tavrı net! Faiz sebep, enflasyon sonuç deniyor, ancak faizin düşmesine karşın enflasyon yükselmeye devam ederken kurda da rekor kırılıyor. Hazine ve Maliye Bakanı, dünkü konuşmasında kurdaki yükselişlerin önemli olmadığını, Türkiye ekonomisinin güçlü alt yapıya sahip olduğunu açıkladı ve icap ederse küçük dokunuşlar yaparız dedi. Kurdaki yükselişe karşın maaşlar belki dolarla alınmıyor ama neredeyse tüm kalemler ithal olduğu için kurdaki her yükseliş fiyatlarda da artışa neden oluyor ve bu vatandaşın da alım gücünü düşürüyor. Öte yandan dış borç ödemelerinin de dolarla yapıldığını anımsarsak kurdaki her yükseliş bizim aleyhimize oluyor.
Merkezin bu ayki PPK toplantısı son derece önemli ve sadece sözlü yönlendirmenin piyasalarda karşılık göreceğinden emin değiliz. Faiz artışını sona saklayan merkezin ek sıkılaştırıcı tedbirlere devam etmesi gerekiyor.
Bugün yeniden 7,35 seviyesine yükselen kurdaki her atak yeni rekor anlamına geliyor ve görülmemiş fiyatlar için de seviye verilmesini doğru bulmuyoruz. 7,37 üzerinde 7,50’yi psikolojik seviye olarak izliyoruz.