Yazar: Şenay Şerefoğlu
Bugün 2. çeyrek büyüme rakamları açıklandı ve Türkiye ekonomisi 2018'in 2. çeyreğinde (Nisan-Mayıs Haziran döneminde) %5,2 büyüdü.
İlk çeyrekte %7,4 büyüme gösteren ekonomide 2. çeyrekte neler değişti?
Öncelikle büyüme, dönemsel dinamiklere göre değişkenlik gösterir, ancak takvim ve mevsimsel etkileri muaf tutulduğunda net büyüme elde edilir. Buna göre Türkiye ekonomisi takvimsel ve mevsimsel etkiler arındırıldığında ilk çeyrekte %2; 2. çeyrekte %0,9 büyüme gösterdi.
ilk çeyrekte tarım sektörü toplam katma değeri %4,6, sanayi sektörü %8,8, inşaat sektörü %6,9 artarken 2. çeyrekte tarım sektörü toplam katma değeri %1,5 azaldı, sanayi sektörü %4,3 ve inşaat sektörü ise %0,8 arttı. Tarım ülkelerinden olan Türkiye'de tarımsal üretimin 2. çeyrekte %1,5 azalması ise son derece üzücü.
Türkiye ekonomisinde son yıllarda büyüme odaklı strateji izlendi ve bu hedef doğrultusunda da cari açık artarken büyüme alanlarında da inşaat ve sanayi sektörüne ağırlık verildi. Yeni kabinede ekonomi kadrosu, yeni hedefin enflasyon ve cari açığı azaltmak olduğunu belirtirken yüksek büyüme hedefinden ılımlı ve istikrarlı büyümeye geçildiğini belirtti. Bu kararın doğru ve makul olduğu görüşündeyiz, çünkü %11 ya da %7'lik büyüme yaşadığımız dönemlerde cari açık tarafında da rakamlar giderek arttı, ancak sıkı maliye politikası ile büyüme oranı önceki rakamlara göre düşük gelse de yurt içi ekonomide dengeleri zorlayan enflasyon ve cari açık kalemlerindeki düşüş hem ekonomide dengenin kurulmasını sağlayabilecek hem de TL üzerindeki kırılganlığı toparlayabilecektir.
2018 enflasyonun yüksek seyrini koruyacağı bir sene olarak tamamlansa da para ve maliye politikalarındaki sıkılaşma 2019'da etkisini hissettirecektir. Elbette ki bu belirttiğimiz ön görü beklenmedik bir siyasi ya da jeopolitik bir risk yaşanmaması durumunda sağlıklı işleyebilir.
Bu kapsamda ilk hamle Perşembe günkü PPK toplantısında kendini gösterecek, geçen hafta faiz artışı sinyali veren TCMB'nin bu toplantıda 300-400 bp aralığında belirgin bir faiz artışına gitmesi bekleniyor ve bu beklentiler USD/TRY kurunun 6,40 desteğine gerilemesini sağladı. Merkezin piyasa beklentilerini karşılaması ya da daha keskin bir sıkı politika uygulaması ile kurda 6,0 tabanı altına gerileme görülebilir. Ancak özellikle 24 Temmuz PPK toplantısında merkezin beklenen faiz hamlesini yapmaması, ardından kurda rekor yükselişlere ek araçları kullanarak müdahale etmesinin ardından piyasalarda merkezin bağımsızlığına dair endişeler arttı. Bu nedenle bankanın Eylül toplantısında sembolik ya da beklenti altında bir faiz artışı yapması tepki alımlarına neden olabilir ve kurda yükselişler yaşanabilir.
Merkezin beklenen oranda faiz artışı yapacağını var sayarsak bu noktada ilk sıkı hamlenin gelmesinin ardından OVP tarafında bekleyiş olacaktır, OVP'de de yine sıkı maliye politikalarına yer verilmesi TL'nin orta vadede toparlanmasını sağlayabilir.
USD/TRY kurunda 6,40 tabanının kırılması ile PPK öncesi 6,30 seviyesine doğru düşüş isteği devam edebilir, yükselişlerde ise 6,50 üzerinde 6,65 en yakın direnç konumunda.
Kısa vadede önemsediğimiz direnç seviyeleri: 6,65-6,85 olurken destek seviyeleri 6,40 altında 6,00 ve 5,70.
!Bu hafta merkezin kararına göre düşüşlerde 5,70 ana destek olurken 6,85 ise kritik direnç seviyesi konumunda. Fiyat aralıklarının bu kadar yüksek olmasının nedeni ise hem gün içi volatilitenin yüksek olması hem de PPK kararındaki fiyatlamada sert oynaklık beklenmesidir.