ABD’de enflasyonun yükseleceği beklentisi son haftaların ana hikayesi olmaya devam ediyor. Piyasalar, küresel gıda fiyatlarındaki artışa, kısıtlamaların getirdiği kayıplar ve maliyetlerin de eklenmesiyle enflasyonun Fed’in hedef gördüğü %2’nin üzerine çıkacağını ön görüyor. Öyle ki Powell’ın oldukça net ifadeleri de bu beklentileri değiştirmeye yetmedi. 10 yıllık tahvil faizleri haftaya yükselişle başladı ve %1,60 seviyesini aştı. Tahvil faizindeki yükselişle ABD Dolar Endeksi de 92,0 seviyesini aşarak 24 Kasım sonrası en yüksek seviyeye çıktı. Doların küresel piyasalarda değer kazanmasıyla paritelerde de haliyle dolar baskısı arttı.
ABD’de kabul edilen 1,9 trilyon dolarlık teşvik paketi de risk iştahını artırmaya yetmedi, haftaya iyi başlayan endeksler faizdeki yükselişle ivmesini kaybetti, ancak henüz volatilite sert değil. Küresel belirsizlik ve korku endeksi CBOE Volatility Index 30,0 seviyesi altında işlem görüyor.
Dikkat çeken bir diğer fiyatlama ise petrol tarafında yaşanıyor. Geçen haftaki OPEC+ toplantısında arz kesintisine devam kararı alınması fiyatları desteklemişti. Bu hafta ise Suudi Arabistan’ın Ras Tanura terminaline yapılan saldırı girişimi sonrası brent petrol 71$ üzerine çıkarak 8 Şubat sonrası en yüksek seviyeyi gördü. Doların değer kazanmasına ek olarak petroldeki yükseliş de gelişen ülke paralarındaki baskıyı artırdı.
Altın, tahvil faizlerindeki yükselişin devam etmesi nedeniyle teşvikten destek alamıyor ve fiyat da 1,700$ üzerinde zorlanıyor. 1,766$ desteğinin kırılması durumunda 1,670$ seviyesine kadar önemli bir ara desteğin olmamasını riskli gördüğümüzü belirtmiştik ve fiyatta bu seviyeye doğru baskı devam edebilir.
Haftanın ilk işlem gününde gelişen ülke paralarının tamamı dolar karşısında gerilerken en çok kayıp lira, peso, baht ve ringitte yaşanıyor.
TL özelinde baktığımızda;
Dolardaki yükselişe petrolün de eklenmesi maliyet artıcı ve enflasyonda da yeni yükseliş demek oluyor. Öte yandan geçen haftaki yükselişin ardından Ağbal’ın açıklamaları bu ayki PPK toplantısına dair faiz artışı beklentilerini de artırdı. Biz enflasyona bağlı Nisan ayında faiz artışını yüksek görüyorduk, ancak son haftada kurdaki yükselişin hızlanması nedeniyle bu ayki toplantıda faiz artışı olasılığını da göz ardı etmiyoruz. Faiz artışının bu ay olmasındaki olasılıkta Ağbal’ın üstüne basarak belirttiği gerekirse önden adım atarız ifadelerini referans kabul ediyoruz, çünkü Ağbal, göreve geldiğinden beri yaptığı açıklamalarda geç kalınmanın tahribatının yaşandığına çok defa vurgu yaptı, bu nedenle önden atılacak bir adıma tanık olabiliriz. Beklentimiz ise 150-200 bp aralığında bir faiz artışı olması yönünde.
Şubat ayındaki raporlarımızda Mart ayının uluslararası ilişkiler bakımından son derece önemli bir ay olduğuna dikkat çekmiştik. Bu ay hem AB hem ABD ile görüşmeler ve değerlendirmeler olacak. ABD’den S-400 konusunda bir yumuşama yok ve yetkililer daha önceki ifadelerini yineliyor. Biden döneminde ABD-TR ilişkilerinin nasıl ilerleyeceğine dair S-400 konusu önemli bir işaret elbette ancak şu da var ki ABD ile olan ticarette önemli bir artış var ve her iki taraf için de bu son derece önemli. Dolayısıyla sürecin olabildiğinde en az hasarlı geçmesi için uğraşılacaktır.
Bugün Borsa İstanbul Genel Müdürü Hakan Atilla’nın istifasının ardından ABD ile olan durum yeniden ön plana çıktı ve nasıl bir süreç işleneceği de merak konusu olurken USD/TRY kuru bugün 7,66 ara direncini test etti. Türkiye CDS 5 Yıllık USD 340 bp seviyesine yaklaşırken gösterge faiz de %16’ya çıktı. Tahvil faizlerinin ve doların yükseldiği bir dönemde gelen bu istifa ile merak iyice artmış durumda.
Dolar kurunda 7,20’li seviyelerde dengelenme bekliyorduk, ancak küresel hareket ile yükselen fiyat bugün de 7,66 seviyesini ara direncini test etti. Alımların hızlandığı ve sonrasında rekor seviyelere neden olan 7,87 direncini ise kritik eşik olarak izliyoruz. PPK öncesi kur bu direnci aşarsa TCMB, beklenti üzerinde bir faiz artışı yapabilir. Geri çekilmelerde 7,42’yi ilk destek olarak takip ediyoruz.
