Sevgili Okurlar;
Özellikle Türkiye gibi tasarruf açığı olan ve döviz talebi fazla olan bir ülkede döviz fiyatlarının nasıl oluştuğunu veya neye göre değişiklikler sergilediğini anlamamız gerekiyor.
Döviz kurları tahmin edilebilir mi ?
Bu tahmin yöntemleri nelerdir ?
Nelere dikkat ediliyor ?
Özellikle ihracat ve ithalat ile uğraşan sanayiciler, şirketler için döviz kurlarının izlenmesi çok önemlidir.
Türkiye, “Dalgalı Kur Politikası” benimsemiş bir ülkedir. Türkiye’nin yıllara göre döviz kurları şöyledir.
Yıl Döviz Kuru (Dolar)
2000 675.000
2001 1.446.000
2002 1.660.000
2003 1.400.000
2004 1.348.000
2005 1.34
2006 1.41
2007 1.16
2008 1.53
2009 1.49
2010 1.54
2011 1.89
2012 1.78
Yatırımcılar, yöneticiler, iş adamları için önemli olan döviz kurunun bugünü değildir. Önemli olan döviz kurlarının gelecekte ne olacağının tahmin edilmesidir. Fakat bu kolay bir iş değildir. Çünkü döviz kurları sadece ekonomik veriler, ekonomik faktörler vs. ile belirlenebilecek bir yapıya sahip değildir. Bunların yanı sıra siyasi faktörler, politik gelişmeler, insanların davranışları, psikolojileri, güven faktörü vs. döviz kurunun tahminine etki eden faktörlerdir.
Ancak bunların içinde en çok kullanılan, kurların tahmin edilmesini kolaylaştıran ve izlenebilirliği olması açısından önem teşkil eden ekonomik faktörlerdir.
Peki, nedir ekonomik faktörler ?
A. Ekonomik Koşullar
B. Faiz Oranları
C. Satın Alma Gücü Paritesi
D. Sermayeye Olan Arz ve Talep
Ekonomik koşullar dediğimiz göstergelerin en önemlilerinden biri ödemeler dengesindeki değişimlerdir. Bir ülkede ödemeler dengesi olumlu yönde bir seyir izliyor ve ülke cari fazla veriyorsa, bunun ülkeye etkisi uluslararası rezervlerin artması şeklinde olmaktadır. Bu şekilde ülkenin borçlarının azalmasıyla beraber ülke parasının değerinde olumlu etki oluşur. Bunun tersi bir durumda ise, yani ödemeler dengesi kötü ve ülke cari acık veriyor ise uluslararası rezervlerin azalması ve dış borçların arttığı varsayımı altında ülke parası değer yitirebilir.
Bir başka önemli gösterge ülkenin ithalat ve ihracat dengesidir. Bu iki önemli ticari olayın birbiri ile etkileşimi ülkenin para değerini etkileyen olaylardır. İhracat, ihracat yapan ülkenin para değerini arttırırken, ithalat ise ithalat yapan ülkenin parasının değerini düşürücü bir rol oynuyor. Kısaca ithalat yapılınca yerli paranın arzı artacak, arzı artan her şey gibi yerli paranın değeri düşecektir. İhracat yapıldığında ise yerli ülkenin parasına olan talep artacak, ve dolayısı ile de talebi artan her şey gibi paranın değeri artacaktır.
Bunun dışında ödemeler dengesi içinde yer alan ve uluslararası kredilerin etkisi de para değerini belirleyen önemli etkenlerden biridir. Ülkeler sadece mal ve hizmet alim satımı yapmıyorlar. Birbirlerine ödünç para veriyorlar, borçlanıyorlar, sermaye piyasasında çeşitli işlemler yapıyorlar. Tüm bu işlemler o ülke parasına olan arz talep ilişkisine bağlı olarak paranın değerini belirliyor.
Şöyle basit bir örnek vermemiz gerekirse yabancı yatırımcı parasını Türkiye’ye getiriyor. Elindeki dövizi, Türk piyasanda bozdurarak TL ye çeviriyor. Bu durumda ülkede döviz arzı artıyor ancak TL ye olan talep de artıyor. TL ye talep arttığı için TL nin değerinde bir artış söz konusu olabiliyor.
Yukarıdaki örnek sadece bir olayın anlaşılabilmesi açısından verilmiştir. Finansal sistemdeki oyuncuları göz önüne aldığımıza döviz piyasası ile ilgili devasa bir büyüklükten söz ettiğimizi belirtmemiz gerekiyor.
Bu büyüklüğü aşağıda tablo olarak anlatmaya çalıştım.
Aşağıdaki Tablo “Dünya Günlük Ortalama Döviz Piyasası İşlem Hacmi” için Çarpıcı Bir Örnektir.
Yıl İşlem Hacmi
1989 590 Milyar Dolar
1992 820 Milyar Dolar
1995 1 Trilyon 190 Milyar Dolar
1998 1 Trilyon 530 Milyar Dolar
2001 1 Trilyon 200 Milyar Dolar
2004 1 Trilyon 900 Milyar Dolar
2007 3 Trilyon 300 Milyar Dolar
2010 4 Trilyon Dolar
2012 6 Trilyon Dolar
Lütfen rakamlara dikkat ediniz. 2012 yılı işlem hacmi 6 Trilyon Dolara ulaşmış durumdadır.
Konuya, detaylı olarak önümüzdeki hafta devam edeceğim.
Çağlayan ATEŞ