ABD'de enflasyon %7,5 ile son 40 yılın en yüksek seviyesine çıktı ve Ocak ayında da artışın devam etmesi zirvenin görülmediğine işaret ediyor. Böyle olunca piyasalar Fed'in sıkı para politikası sürecine Mart'ta 50 baz puanlık faiz artışı ile başlamasını bekliyor. Fiyatlamalar ise endeksler üzerinde negatif etki yarattı. Bugün borsalar düşüşte. ABD 10 yıllık tahvil faizi ise %2'yi aşarak Ağustos 2019 sonrası en yüksek seviyeye çıktı. Fakat ABD Dolar Endeksi halen beklenen atağı gösterebilmiş değil. Endeks 96,0 seviyesini aşamıyor ve dolar, majör paralar karşısında bir miktar pozitif fiyatlansa da gelişen ülke paraları karşısında zayf kalamaya devam ediyor.
EUR/USD , ECB'nin şahin açıklamaları sonrası 1,1480'e çıktı, dün ise 1,1495'i gördü, fakat fiyat bugün 1,1373'e geriledi ve haftalık bazda negatif tarafa geçti. Takip ettiğimiz fiyatlardaki seviyelere geçmeden önce genel görünümü ve yurt içi gelişmeleri de belirtmek isteriz.
Fed kanadında beklentiler net. Mart ayında 25 baz puan faiz artışı kesin gözüküyor, fakat 50 baz puan olasılığı da artıyor. St. Louis Fed Başkanı Bullard, en şahin üyelerden ve yılın ilk yarısında 100 baz puanlık bir faiz artışının yapılması görüşünde. Bullard, bilanço küçültülmesinde de geç kalınmaması taraftarı ki piyasalarda da benzer bir düşünce var. Fed, enflasyonu geçici görürken piyasalardan tepki almıştı ve nihayetinde son çeyrekte ikna olarak şahin tarafa geçmişti. Aynı durum ECB için de geçerli. Banka, Şubat toplantısında daha etkin olacağının sinyalini verdi. Piyasalar Fed için bilanço ile beraber faizin etkin olabileceğini düşünüyor ki istatistiki olarak da böyle. Bu nedenle Mart'ta faiz oranı önemli olsa da sonrasındaki süreç daha önemli görülüyor.
Yurt içinde ise bugün Hazine Bakanı Nebati'nin televizyon yayınında canlı olarak yağacağı yayın izlenecek. Yarın da yeni paketin açıklanması bekleniyor. Özellikle altın birikimlerine dair bir cazibe sunulması bekleniyor. Kur korumalı mevduat için de sürekli talep öne çıkarılıyor, ancak bu sistemde özellikle ihracatçılar ve şirket için şart koşulması nedeniyle zorunlu bir aktarım olduğunu da unutmamak gerekiyor. Son hafta şirketlerin döviz mevduatlarından 3,3 milyarlık bir çözülme olması da bunu gösteriyor.
Bugün açıklanan cari denge ise oldukça kötü bir tabloya işaret ediyor. Aralık ayında 3,8 milyar dolar açık verdi. Pandemi başında 5 milyar dolarlık açık ve Kasım 2020'deki 4 milyar dolarlık açık sonrası bu rakam son dönemin en yükseği. Nedeni ise kurun yarattığı oynaklık nedeniyle arzın azalması ve ihracatın zayıf kalması. Oysa kurdaki yükseliş rekabetçi olarak gösterilerek cari fazla verileceğinden bahsediliyordu. Şimdi, 2020'ye göre cari açıkta azalma olmuş olabilir, ama yılın son çeyreğinde kurda yaşanan yükselişin rekabet sağlayamadığı ortada. Buna yurt içinde artan enflasyonu da eklediğimizde hem üretim maliyeti artıyor hem kurdan dolayı ithal maliyeti de yüksek kalmaya devam ediyor. Dolayısıyla durum Ocak ayında da cari açık verileceğini ve bu rakamın Aralık ayındakinden daha yüksek olacağını gösteriyor.
Bir diğer kötü durum ise rezervler. Aralık ayında resmi rezervler 13,78 milyar dolar azaldı. Bu rakam pandeminin başladığı Mart 2020'deki 16,5 mlyar dolarlık azalma sonrası en yüksek oranlı düşüş. Aralık ayını hatırlarsak 20'sine kadar dövizdeki yükseliş hız kesmeden devam etti ve 20'sinde dolar kurunda 18,40 ile tarihi zirve görüldü. Aralık ayı içinde merkez, 5 defa döviz satışı yaparak kura müdahale etti. Müdahale sürecinde harcanan döviz tutarı yaklaşık 7,3 milyar dolar. Fakat rezerv kaybı oldukça yüksek! Ayrıca net hata noksan alt kaleminde de 8,7 milyar dolarlık çıkış da veri sürecindeki en yüksek çıkış. TCMB, bugünkü veride yaptığı açıklamada revizyon kaynaklı bir güncelleme olduğunu belirtti.
Toparlarsak, dövizdeki yükseliş geniş bir zaman dilimi içinde olmadı, Eylül'de faiz indirimi ile başladı ve kısa sürede, Kasım – Aralık döneminde görülmemiş oranlarda yükselmeye devam etti. Bu ani ve aralıksız yükseliş haliyle dengeleri bozdu. Fiyatın anbean değişmesi ihracat ve ithalatta bırakın rekabet avantajı sağlamayı maliyetleri daha da artırdı. Rezervlerde kayıp çok, doğrudan yatırımlar sadece Aralık ayında 739 milyon dolar azaldı. Dünkü menkul kıymet istatistiklerine göre yabancı yatırımcı 12 hafta üst üste hisseden çıkış yapıyor. Bu veriler TL'de dengenin bozulduğunun en açık örneği olurken Hazine tarafından gelecek ışıltılı ve heyecanlı açıklamalar süreci iyileştirmek için aslı makul bir sözlü yönlendirme yöntemi değil. Daha ciddi ve daha profesyonel bir hitap tarzı şart, bu da tek başına yeterli değil elbette. İcraattan hitabete kadar daha ekonomi ile uyumlu bir politika izlenmesi gerekiyor.
Fiyatlardaki seviyelere baktığımızda;
Ons altın enflasyondan destek aldı ve 1.841 dolar denemesi yaptı, ama tahvil baskısına yenik düşerek yeniden 1.820 dolara geriledi. Kısa vadede 1.800 dolar üzeri halen pozitif olurken altında düşüş için öncelikle 1.780 dolar altı kapanışlar olması gerektiği görüşündeyiz.
EUR/USD tarafında 1,1480 direncinin aşılamaması ile yeniden 1,13'lü seviyelerdeyiz. 1,1170 ana desteği üzerinde bir süre işlemler 1,1240 – 1,1360 aralığında seyredebilir.
USD/TRY kurunda ise 13,50 yakınındaki seyir bize Şubat 2020'deki 6,80'li sıkışıklığı hatırlatıyor. Bugün yapılacak açıklamalar, yarın açıklanması beklenen yeni paket ve kurun düşeceğine dair ifadeler kullanılmasını dikkate alırsak bir süre daha yatay seyir devam edebilir.
Burada yinelemek istediğimiz bir nokta var: Temel ve teknik görünüm üzerinden analiz ettiğimiz fiyatlamalarda elbette ki ekonomik görünüm ve aktörlerin açıklamasına göre bir değerlendirme yapıyoruz. Dolayısıyla TL için ne bir ön yargımız ne de bir yönlendirmemiz söz konusu. Veriler TL'deki kırılganlığın son derece yüksek olduğunu gösteriyor ve bizler de verilere göre bu değerlendirmeyi yapıyoruz. Tıpkı diğer para birimlerinde olduğu gibi.