Bu yağmurlu İstanbul gününde madem gezemiyorum, boşa vakit harcamayalım ve 2 yıldır piyasaları hop oturtup hop kaldıran Avrupa'borç krizi meselesine değinmek istiyorum. 2008 krizinden çıkış için piyasalara para pompalama yöntemi benimsenmiştir. Bunun tabi kısa vadeli olumlu etkileri şüphesiz ama benimsenen bu yöntemin, dünyayı daha büyük bir krize sokma ihtimali mevcut. Bu olası riski ortadan kaldırmak büyük bir ustalık gerektiriyor, çünkü parasal sıkılaştırmaya başlamadan önce istihdam ve büyümenin yavaştan da olsa olumluya dönmesi gerekiyor ki ikinci aşamaya geçilsin. Mevcut politikaya rağmen, son gelen verilerde dünyanın önde gelen aktörlerinin durumu pekde iyiye gitmiyor. Piyasa daki likidite bolluğunun olumlu etkisi kısa vadede görülmüştü ama mevcut seviyelerde tıkanma olduğu gibi emareler mevcut. Bol likiditenin, hiper enflasyon riski yarattığı herekesin malumu. Hiper enflasyon riskini bastırmak ve varlık fiyatlarında balon olmasını engellemek için, piyasalarda sıkılaştırmaya gitmek yerine, (sıkılaştırmaya giderlerse, büyüme ve istihdam konusunda istenen düzeye henüz ulaşılamamıştır) Avrupa' daki borç krizini piyasalara sunuyorlar, istenilen tedirginlik seviyesi oluşup ta piyasalar aşağı gelincede, aaa Avrupa' da durum çok da kötü değil haberleri servis edilmeye başlanıyor, kısaca çok düşerse: Avrupa düzeliyor, çok yükselirsede: Avrupa'da durum vahim. Sonuç olarak 2008 yılından sonra dünya da krizle mücadele yöntemleride değişti, bunu kavrayıp, ayak uyduranlar ayakta kalmaya devam edecektir, algılayamayanlar ise erimeye devam edecektir. Son olarak dünyanın içinde bulunduğu krizden ne şekilde çıkılacağını bilen olduğunu sanmıyorum ama, Çin'in dünya ekonomisin deki rolü ve yaklaşan ABD seçimleri krizin rotasını belirleyecek gibi. Ve bu krizden çıkışın anahtarı umarım, ekonomik yöntemlerle olur...