Uluslararası para piyasalarının şüphesiz en önemli gündemi 2018 yılından sonra ilk kez para politikasını sıkılaştırmaya hazırlanan FED’in iki günlük toplantının ardından bugün 21:00’da açıklayacağı para politikası kararları olacak. Karar sonrası her zaman olduğu gibi Fed Başkanı Jerome Powell’ın basın açıklamaları önemle takip edilecek.
İlk olarak karar gününde piyasalarda çeyrek puanlık faiz artış beklentisinin %98,3, 50bps faiz artış beklentisinin ise %1,7 olasılığında fiyatlandığını görüyoruz. Ek olarak bugün alınması beklenilen faiz kararıyla birlikte 2022 yılı içerisinde 7 artış öngörüleriyle noktasal grafikte revizyona gidilmesi söz konusu.
Bu noktada içerisinde bulunduğumuz koşullarda faiz oranlarının ötesine bakarak karar metninde ve Fed Başkanı Powell’ın açıklamalarında yılın geri kalan projeksiyonuna yönelik dinamikleri belirleyecek diğer detaylar çok daha önemli olacak.
Dolayısıyla politika yapıcıların, covid-19 pandemi sürecinde devasa boyutlarda parasal teşvikler neticesinde yaklaşık iki katına çıkarak 9 trilyon dolara dayanan bilançonun daraltılması yönündeki patikaya nasıl ışık tutacağı ve yıllık %7,9 ile 1982 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaşan enflasyon oranları karşısında ne derece agresif davranacağını takip ediyor olacağız.
Her ne kadar piyasaların bilanço daraltılması konusundaki soru işaretleri (ne zaman ve hangi hızda başlayacağı, dağılımın ne şekilde olacağı) çok net olsa da bugün bu sorulara cevap alınamayacağını ve gündemin Mayıs toplantısına öteleneceğini düşünmekteyiz.
Bu doğrultuda ana senaryomuz Mart ayı toplantısı özelinde sermaye piyasalarının dostu olan Fed’in bu dostluğu korumaya devam etmesi, enflasyonu oldukça geriden takip eden faiz oranlarının kısa bir süre daha bu seyrini sürdürmesi. Ancak bu senaryoda yine de Mayıs ayında 50bps faiz artışına yönelik kapının aralık bırakıldığını görebiliriz.
Özellikle Rusya Ukrayna savaşı ile küresel ekonomiler yeniden şekillenmeye başlarken bugün Fed’in Avrupa Merkez Bankası’na benzer bir şekilde enflasyon beklentilerinde yukarı, büyüme beklentilerinde de aşağı yönlü revizyonlar görebiliriz. Buna karşı Fed Başkanı Powell’ın özellikle açıklanan son işgücü verilerine dikkat çekerek istihdam piyasasındaki oldukça güçlü seyri vurgulaması ve yakın vadede resesyon risklerini görmediğini dile getirmesi sürpriz olmaz.
Makroekonomik göstergeler neticesinde normal şartlarda Fed’in çok daha şahin olması gerektiği düşüncelerine sahip olmakla birlikte uzun vade enflasyon beklentilerinde iyileşme yaşanana dek çeyrek puanlık faiz artışlarıyla süreci yönetmeye devam eden ve para piyasalarına ters bir rüzgâr etkisi yaratmayan Fed içerisinde bulunduğumuz süreçte bizleri şaşırtmaz.