Bu makale 11.11.2021 tarihinde İngilizce olarak yayınlanmıştır.
ABD’de İşgücü İstatistik Bürosu’nun son verileri, benzin fiyatlarının Eylül-Ekim arasında %6,1 ve bu yıl şimdiye kadar yaklaşık %50 yükseldiğini gösterdi. Biden yönetimi, ABD tüketicileri için enerji maliyetlerinin arttığının farkında ancak şimdiye kadar yüksek fiyatları yapıcı bir şekilde ele alma eğilimi göstermedi.
Hatta Biden’li Beyaz Saray’ın, düşük enerji fiyatları için kalan üç yıllık görev süresinde de etkili bir şey yapacağına dair işaret yok.
Yatırımcılar açısından şunu anlamak önemli; yönetimin sicili, en az 2025 Ocak ayına kadar daha yüksek fiyatlar için itici bir güç olabileceğini gösteriyor. Bu, petrol ve diğer enerji fiyatlarının kesinlikle artacağı anlamına gelmiyor çünkü etkili başka faktörler de var.
Ancak önemli bir faktörün fiyatları yukarı itmeye devam etmesi muhtemel görünüyor.
2020 seçimlerinden ve göreve başlama töreninden önce bile Demokratların zaferi ve Biden’li bir yönetimin, daha yüksek petrol fiyatları için itici bir güç olacağı görülüyordu. 2021 Ocak ayındaki yemin töreninden hemen sonra Biden’li Beyaz Saray, yurtiçi petrol ve gaz üretimini sınırlamak istediğine işaret eden politikalar belirledi.
Keystone XL Boru Hattını iptal etmek ve federal açık deniz ve kara sondajı kiralamalarına moratoryum koyması gibi alınan ilk kararlar, ABD’nin petrol ve gaz endüstrisine mesaj yollamış oldu ve üreticiler bu mesajı ciddiye aldı. Bu, 2021 Mart ayından beri Dallas Fed Anketlerinde açıkça görülüyor.
Bununla birlikte ABD’deki enerji üretiminin durumu, bazılarının tahmininden daha kötü ve daha da kötüleşebilir gibi görünüyor. ABD’nin petrol göstergesi WTI’nın fiyatı 2014’ten beri gördüğü en yüksek seviyede ancak sondaj faaliyetleri, EIA da dahil birçok kişinin tahmin ettiği kadar hızlı artmıyor. Son EIA anketine göre ABD’nin petrol üretimi günlük 11,5 milyon varil seviyesinde, geçen yılın bu zamanına göre sadece 1 milyon varil artış yaşamış ve pandemi öncesi üretim seviyelerine göre hala günlük 1,6 milyon varil düşük.
Bu arada küresel petrol talebi pandemi öncesi seviyelere yükseldi. Enflasyon ve piyasa spekülasyonuyla birlikte bu dengesizlik, ABD’li tüketicilerin yıllardır görmediği kadar yüksek benzin ve enerji fiyatlarından kısmen sorumlu.
Sektörü kavrayış eksikliği ve iş başındaki küresel güçler
Biden yönetiminin enerji politikalarının nereye varacağını gerçekten kimse bilmiyor ancak göstergeler, yurtiçi hidrokarbon üretimi ve taşımacılığı için pozitif değil. Keystone XL için izinlerin iptal edilmesinin ardından pek çok kişi, Biden yönetiminin, Michigan Valisi Gretchen Whitmer’ın Enbridge Line 5 adlı önemli bir boru hattını kapatma girişimini desteklemesinden korkuyor. Bu hat, Kanada ve ABD arasında ham petrol, benzin ve önemli diğer enerji ürünlerini taşıyor.
(Not: ABD’nin şimdiki Enerji Bakanı Jennifer Granholm, Michigan’ın eski Demokrat Valisi.)
Biden yönetimi, Kanada ile bu meseleyi müzakere edeceğini söylüyor ancak Beyaz Saray, boru hattı operasyonunun devam etmesini destekleyeceği yönünde gerçek bir güvence vermedi. Line 5’i kapatmak, çoğu enerji ürününün ABD’de daha pahalı olmasına yol açacaktır.
Biden ayrıca kuzey kutup bölgesindeki sondaj faaliyeti olasılığını da ortadan kaldırdı ancak zaten hiçbir şirket orada sondaj yapma riskini almaya istekli görünmüyordu. Yeni Yeşil Düzen – veya en azından bazı yönlerden yeşil düzen – ABD’nin petrol ve gaz endüstrisi için her zaman risk olmaya devam ediyor çünkü Biden yönetiminin müttefiklerinin çoğu bunu destekliyor. Daha geçen hafta yönetim, metan emisyonu ve petrol ve gaz şirketlerini izlemeyle ilgili yeni regülasyonlar çıkaracağını duyurdu. Ancak yeni kurallar henüz açıklanmadığı için şirketler ne tür masraflarla karşılaşacaklarından habersiz.
Daha da yakın zamanda ABD’nin yurtiçi petrol ve gaz endüstrisinin, yönetimin ve yönetime yakın olanların konuşmalarından korkması için sebepleri vardı. İlk olarak Enerji Bakanı Granholm (yukarıda bahsetmiştim), ciddi bir ticari televizyon sunucusu tarafından ABD'de artan benzin fiyatlarına yönelik planı hakkında soru sorulduğunda gülerek hem kendini hem de Enerji Bakanlığı'nı utandırdı.
Ayrıca ham petrolü bitmiş benzin ürünüyle karıştırdı ve Pazar sabahı TV izleyicilerine “OPEC bir kartel ve benzin arzının %50'sinden fazlasını kontrol ediyor” diyerek küresel petrol endüstrisi hakkında bilgi eksikliği olduğunu gösterdi. ABD'deki petrol ve gaz şirketlerinin, D.C.'deki üst düzey politikacıların, petrol ve gaz endüstrileri veya etkili olan küresel piyasa güçleri hakkında herhangi bir anlayışa sahip olduklarına inanmak için hiçbir nedeni yok.
Biden yönetimi ABD’li üreticilere, Saule Omarova'yı Döviz Kontrolörü olarak aday göstermek gibi petrol karşıtı mesajlar yollamaya devam ediyor. Kısa süre önce Omarova’nın, ABD’deki daha küçük kömür, petrol ve gaz üreticilerinin “muhtemelen kısa sürede iflas edeceğini” söylediği bir videosu ortaya çıktı: “En azından biz, iklim değişikliğiyle mücadele etmek istiyorsak onların iflas etmelerini istiyoruz.” Aynı zamanda Başkan Biden ve yönetimdeki diğer isimler, ABD’deki petrol üretimini fiilen engellerken OPEC'i petrol üretimini artırmaya çağırdı.
Bu adımlar ABD’li üreticilere, Biden yönetiminin endüstriyi anlamadığı ve bunu umursamadığı mesajını veriyor. Endüstrideki birçoğunun başarısız olmasını istiyor ve ABD'li tüketicilerin, görünüşe göre komşumuz ve en büyük petrol ithalatı kaynağı olan Kanada'dan değil, yabancı üreticilerden petrol almasını tercih edecek gibi görünüyor. Amerikalı üreticiler, hükümet tarafından engellenmekten veya müdahale yemekten korkmaya zorlanıyor.
Biden yönetiminin rotasını değiştirmek zorunda kalmasının tek nedeni, benzin ve elektrik fiyatlarının çok yükselmesi halinde yönetimin seçmenlerin (yani tüketicilerin) isyan çıkarmasından korkması. Aksi takdirde mevcut yönetimin ABD üretimi için bir engel olduğuna inanması için petrol endüstrisine her türlü neden verilmiştir.