Merkez bankaları ortaya koydukları beklentiler sebebiyle kendilerini köşeye sıkıştırdılar. ABD ekonomisinin tökezlediği bir dönemde ABD Merkez Bankası faiz oranlarını artırma planında sıkıntı yaşarken bile, geçtiğimiz Perşembe günü yaptığı basın açıklamasında Avrupa Merkez Bankası, Avrupa'da büyümede yavaşlama olmasına rağmen varlık alımlarını durdurma sözünün arkasında durmak zorunda kaldı.
Geçen haftaki toplantının ardından yaptığı basın açıklamasında Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, son verilerin ve araştırma sonuçlarının beklenenden daha zayıf geldiğini söyledi. Draghi'ye göre bu gelecekte büyüme momentumunun daha yavaş olabileceğini işaret edebilir.
Ancak buna rağmen Avrupa Merkez Bankası, bu aylık yatırımla beraber şu an aylık 15 milyar euro seviyesinde devam eden varlık alımlarını bitireceğini söyledi. Bununla birlikte, banka tarihi dolan vadeleri yeniden yatırarak yakın gelecekte 2,6 trilyon Euro'luk tahvil bulundurmaya devam edecek. Draghi'nin yavaşlayan büyümeye karşı verdiği ödün, Merkez Bankası'nın faiz oranlarını artırmaya başlamasının ardından da bu yeniden yatırımın devam edebilecek olması oldu, ki bu oran artırımları önümüzdeki yazın sonuna kadar başlamayacak.
Alımlar "uygun likidite şartlarını ve parasal uyarlamayı sürdürene kadar" devam edecek. Draghi bu açıklamayla "ne gerekiyorsa" anlamını vererek piyasalara güven vermeyi amaçlıyor.
Merkez bankaları para politikası yürütme konusunda bağımsızlıklarını ne kadar savunuyor olsalar da, siyasi hamleler yaptıkları açık. Draghi sayısal rahatlatma programını bitirme taahhüdü vermeliydi çünkü Almanya bu konuda baskı yapıyordu. İlk bakışta Avrupa ekonomisinin bir teşviğe bu ay olduğu kadar önümüzdeki ay da ihtiyaç duyduğu görülüyor, bu yüzden bu kararın zamanlaması rastgele (ya da siyasi amaçlı) görünüyor.
Aynı sorun, Başkan Donald Trump'ın FED'e yönelik saldırılarıyla durumu iyice gerginleştirdiği ABD'de de yaşanıyor. FED önümüzdeki yıl için faiz oran artırımında yavaşlamayı planlıyor ancak Başkan'ın isteklerine boyun eğiyor gibi görünmeden önümüzdeki haftaki oran artırımını durdurması imkansız. Yine de, bir enflasyon baskısı bulunmuyor, fiyatlardaki beklentiler makul seviyede ve ekonomi zayıflıyor.
Avrupa'da, Almanya üçüncü çeyrek için negatif büyüme kaydetti. Ekonomistler bu düşüşün sebebi olarak yeni emisyon standartları yüzünden otomobil üreticilerinin yeni modelleri piyasaya çıkarmadaki başarısızlığını gösterse de, Avrupa'nın en büyük ekonomisinin büyüme beklentisinde hem bu yıl hem de önümüzdeki yıl için %1,8-%1,9'dan %1,5'e düşüş yaşandı.
Avrupa Merkez Bankası da AB'deki toplam büyüme beklentisinde aynı oranda düşüşe giderek bu yıl için %1,9, önümüzdeki yıl için %1,7 olarak belirledi.
Çoğu analiste göre Avrupa Merkez Bankası varlık alımı aylar önce, beklentiler olumluyken yapmalıydı ancak bu fırsatı kaçırdı. Analistler önümüzdeki sonbaharda da şartların faiz oranlarını artırmak için çok kötü olmasından korkuyor. Ancak buna rağmen basın açıklamasında Draghi, bankanın faiz oranlarını erkenden artırıp daha sonra geri vites yapmak zorunda kalmaktansa beklemeye yönelik isteğini yatırımcıların anlamasından memnun görünüyordu.
Düşük faiz oranlarının borçlanmayı artırması en önemli ikilem. Bu yüzden, Avrupa Merkez Bankası ne kadar beklerse, ülkelerin borçları o kadar artacak. İtalya'nın borçlarını azaltmak için bütçesini kısıtlamayı reddetmesi ve Brüksel ile aksiliği bütün blokta gerginliği artırıyor.
Drahgi bütün bunlara rağmen güven veren bir tavırla, büyüme ve enflasyon beklentileri düşerken bile sayısal rahatlatmayı bitirmeyi başardı. Başarısının büyük bir kısmı, kişisel güvenilirliğinden kaynaklanıyor.
Önümüzdeki yıl görev döneminin sonuna yaklaşmasıyla bu etki azalacak. Parametrelerin kendisinin kalan görev süresine ayarlı olmasıyla birlikte, yerini alacak kişinin kim olacağı ve bunun politikayı nasıl etkileyeceği önem kazanacak.