Yazar: Şenay Şerefoğlu
Haziran ayı enflasyon rakamları açıklandı ve TÜFE hem aylık hem de yıllık bazda beklentilerin çok üzerinde gelirken çekirdek TÜFE ise rekor kırdı. ÜFE %23’ü aşarken Haziran’ın zam şampiyonu %83 fiyat artışı ile kuru soğan oldu.
Enflasyonun Haziran’da Mayıs rakamı olan %12,15’i aşması bekleniyordu, ancak gerek yıllık %15,39 gerekse aylık %2,61 gelmesi beklenmiyordu. Hedeften oldukça uzaklaşan enflasyon verisinin ardından dolar kuru beklediğimiz gibi 4,70’e doğru (4,6870) yükseliş gösterdi ve TL, doların düşüş yaşadığı bugün en çok değer kaybeden para birimi oldu.
Oldukça yüksek gelen enflasyon verisine karşın kurdaki yükseliş korkulan kadar yüksek olmadı ve kurdaki yukarı yönlü hareketin sert olmamasında TCMB’den faiz artışı beklentileri etkili oldu.
Hatırlanacağı üzere merkez bankası, Haziran PPK toplantısında ‘Enflasyondaki yükselişte temelde maliyet yönlü gelişmeler etkili olmaktadır. Bununla birlikte, fiyat artışlarının alt kalemler bazında genele yayılan bir nitelik gösterdiği dikkat çekmektedir. Talep koşullarındaki ılımlı görünüme rağmen enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyeler fiyatlama davranışları üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir. Bu çerçevede Kurul, fiyat istikrarını desteklemek amacıyla parasal sıkılaştırmanın güçlendirilmesine karar vermiştir.
Merkez Bankası fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir.’ ifadelerini kullanarak enflasyon rakamlarına göre faiz artışı yapabileceğini belirtmişti. Son rakamlardaki beklenmedik artış da bankanın bu ayki PPK toplantısında faiz artışına gideceği beklentisini kuvvetlendirdi.
TCMB faiz artırmalı mı?
Faiz artışı tek başına ne enflasyonu düşürür ne de liradaki değer kaybını engelleyebilir, ancak banka yetkisi dahilinde sıkı para politikası ile elinden geleni yapmak için uğraşır. TCMB tarafında 2 önemli sorun var:
- Fiyat istikrarını sağlamak için uğraşan bankanın belirlediği nihai enflasyon oranı; göstergeler, uygulanan politikalar ve süreçte oldukça geride kalıyor. Dolayısıyla somut rakamların yarısı kadar olan hedefin daha makul seviyelere doğru revize edilmesi banka ve piyasa ilişkisinin daha tutarlı ilerlemesini sağlayabilir.
- TCMB’nin, Mayıs’ta kurda yaşanan rekor yükselişlere geç müdahale etmesi prestij kaybetmesine neden oldu ve merkez, özellikle Haziran toplantısında 50-100 bp aralığındaki beklentiye karşın 125 bp faiz artışına giderek bir miktar güven tazeledi. Ancak Temmuz toplantısı hem enflasyon rakamları hem de seçim sonrası üzerinde baskı olmadığının (bağımsızlık) göstergesi açısından önemli olacak. Bankanın Temmuz toplantısında bu yüksek enflasyon rakamları ve piyasaların beklentisine karşın herhangi bir aksiyon almaması, sonrasında TL negatif etkiye neden olabilir.
Belirttiğimiz başlıklarda bankanın aksiyon alması, TL’nin kaybını azaltabilir, ancak enflasyondaki yükselişi engellemek içinse yeterli olmayabilir. İvedikle kamu maliyesinde sıkılaşmaya gidilmesiyle orta vadede olumlu etkiler görülebilir.
Yurt içinde hem siyasi hem ekonomik gelişmeler TL’de değer kaybı yaratırken küresel tarafta da petrol fiyatlarındaki yükseliş, ticaret savaşları endişesinin GOP’ları zorlaması ve Fed tarafındaki faiz artışına yakın zamanda ECB’nin de dahil olması riskleri artırıyor. Mevcut gelişmeler küresel büyümeyi zorlarken yurt içinde bahar havası beklenemez, ancak en kötüyü yaşamamak adına önlemler alınması gerekir.