2016'dan 2017'ye Geçerken İngiltere Ekonomisi

Yayın Tarihi 19.12.2016 15:48
GBP/USD
-

Birleşik Krallık Sallandı ama Yıkılmadı

Geçtiğimiz on iki aylık süreçte dünya genelinde gerek siyasi alanda gerek finansal alanda belirsizliklerin gölgesi altında oldukça fazla çalkantı yaşandı. Seçimlerin ve referandumların topladığı kara bulutların doğurduğu fırtınalı günlerde yatırımcılar çoğunlukla sığınacak güvenli bir liman arayışına girdi. Finansal piyasalarda yaşanan oynaklıkların ve risk algısının artması gelişmekte olan ülke piyasaları üzerinde olduğu gibi gelişmiş ülke piyasaları üzerinde de oldukça sarsıcı sonuçlar meydana getirdi.

Birleşik Krallıkta yılın ilk altı ayı Brexit’e (İngiltere’nin AB’den ayrılmasına verilen isim) yönelik duyulan endişeyle geçti. 2016 yılına Brexit haberleriyle başlayan İngiltere’de ocak ayında açıklanan makroekonomik veriler İngiliz ekonomisinde yavaşlama olduğunu gösterse de ekonomi üzerindeki en şiddetli etki haziran ayının sonunda yapılan, AB’den ayrılma kararının alındığı referandumu takip eden aylarda yaşandı. Brexit ile oluşan çalkantıdan finansal sektör kadar etkilenmeyen reel sektör ise ülkede büyümenin devam etmesini sağladı. Bu sırada kurda yaşanan gerileme de ihracat üzerinde pozitif katkı sağladı.

Yıl içinde açıklanan ekonomik verilerin bir iyimser bir kötümser gelmesi, küresel çapta büyümenin yavaşlaması, ekonomilerde istikrarlı bir gidişatın olmaması merkez bankalarının, geçen sene gösterdikleri rotalardan gidebilmelerine çok olanak vermedi. Yılın başında faiz artırımı için uygun ortamın oluşmasını bekleyen İngiltere Merkez Bankası (BoE) ise yıl içinde para politikasında sıkılaşmaya gitmek şöyle dursun, faiz indirimi yapıp piyasa dostu gevşek para politikası mesajları vermek durumunda kaldı. Yıl başında, BoE’nin altını sürekli olarak çizdiği ve uyardığı AB ayrılığının yaşanması sonrasında ağustos ayında politika faizini 25 baz puan geri çeken BoE halen %0.25 seviyesinde rekor düşük faiz oranını para politikası aracı olarak kullanmaya devam ediyor.

2016 yılı İngiltere siyasi tarihi için de oldukça ilginç bir dönem olarak kayıtlara geçti. 23 Haziran 2016’da yapılan Brexit referandumu sonrasında İngiltere’de yaz ayları oldukça sıcak geçti. Sıcaklığını hiç kaybetmeyen yoğun bürokrasi, Brexit depremi sonrasında, Birleşik Krallıkta kartların yeniden dağıtılmasına neden oldu. Siyasi kadrolar yeniden şekillendi. 13 Haziran Çarşamba günü 6 yıldır devam eden görevini bırakan başbakan D.Cameron’ın yerine T.May geldi. 1997 yılından bu yana milletvekili ve 2010 yılından beri içişleri bakanı olan T.May, demir leydi lakaplı M.Thatcher’dan sonra İngiltere tarihinde başbakanlık görevini üstlenen ikinci kadın siyasetçi oldu. T.May aynı zamanda 1892 yılından sonra en uzun içişler bakanlığı yapan siyasetçi olarak da tarihtekini yerini aldı. Referandum sürecinde D.Cameron gibi AB’de kalmayı destekleyen T.May, referandum sonrasında AB’den çıkış için Brüksel ile yapılacak görüşmeleri başlatacak olan Lizbon Antlaşmasının 50.maddesini yılsonuna kadar yürürlüğe sokulmaması gerektiğini belirtti. (Sonraki aylarda bu tarih Mart 2017’ye ötelendi.) T.May’in başbakan olmasının ardından Londra eski belediye başkanı olan ve referandum sürecinde kendinden sıklıkla bahsettiren Boris Johnson’da dışişleri bakanlığına getirirdi. B.Johnson’un dışişleri bakanlığı görevine getirilmesi ise ülkede sansasyon yarattı.

Mayıs ayında yapılan yerel seçimde İngiltere’nin meşhur Türk kökenli Londra Belediyesi eski Başkanı yerine, göreve gelen Müslüman kökenli Sadıq Khan Londra bölgesi için AB’den özel bir statü talep etti. Birleşik Krallık içinde bulunan Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda gibi ülkelerin de özerk bir yapı istemesi ve AB’de kalmaya devam etme arzuları halkın bu konuda hem fikir olmadığını net bir şekilde gösterdi.

Ayrılık kararının ardında Londra havası gibi puslanan İngiltere ekonomisi için kredi derecelendirme kuruluşları da pek olumlu açıklamalar yapmadı. Moody’s İngiltere’nin not görünümünü durağandan negatife çekti ve referandum sonucunun orta vadede ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini belirtti. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P ise İngiltere’nin kredi notunu “AAA” seviyesinden “AA” seviyesine çekti. Benzer bir not indirimi de Fitch’den geldi. İngiltere’nin notunu AA+ ‘dan AA’ya indiren Fitch, daha önce %2 olarak açıkladığı büyüme öngörüsünü %0.9 olarak revize etti.

AB’den ayrılık kararının alınmasının ardından Dolar karşısında son otuz bir yılın en düşük seviyesine gerileyen İngiliz Sterlini, 2016 yılının ilk altı ayını 1,38 ile 1,48 aralığında geçirdi. Yıl içinde üç farklı bant içinde hareket eden ve yıl genelinde çoğu ülkenin para birimi karşısında değer kaybeden İngiliz Sterlinine ilk darbe AB’den çıkışla birlikte geldi. Referandum öncesinde 1,50 seviyesi üzerini test eden GBP/USD paritesi, sonuçların netlik kazanmasıyla birlikte bir günde %12 değer yitirdi ve 1.32 bölgesine kadar geriledi.

Paritedeki ikinci darbe ise ekim ayının başında T.May’in açıklamaları sonrasında yaşandı. Ekim ayının başında partisinin Birmingham şehrinde yaptığı yıllık kongre öncesinde İngiliz televizyon kanalı BBC’de yayınlanan programda İngiltere’nin AB’den ayrılma sürecinin (Brexit) gelecek yıl Mart ayı bitmeden başlatılacağını dile getiren T.May’in açıklamaları İngiliz finansal piyasalarında adeta bomba etkisi yarattı. AB’den ayrılık sürecini başlatacak olan Lizbon Antlaşmasının 50. maddesinin ne zaman devreye sokulacağına ilişkin soruya “50. maddeyi gelecek yıl Mart ayı bitmeden devreye sokacağız. Biz bunu bildirdikten sonra AB üyeleri müzakere sürecine karar verecek.” diyen T.May’in açıklanmaları AB’den çıkış sürecinin bankacılık ve finans piyasasını rahatlatacak alternatif bir anlaşma yapılmadan gerçekleşebileceğini gösterdi. İngiltere Başbakanı tarafından yapılan bu değerlendirme de “Hard Brexit” olarak tabir edilen sürecin yaşanabileceği korkusu yarattı.

İngiltere Başbakanın yaptığı bu değerlenme sonrasında Brexit sürecinde AB ile müzakereleri yürütmekle görevli bakan D.Davis’in "Referandum sonucunu tersine çevirecek, çıkış sürecini durduracak ya da İngiltere'yi AB'de tutmaya çalışacak her türlü girişimi reddedeceğiz." demesi ise İngiltere’nin katiyen geri adım atmayacağını yavaş yavaş Hard Brexit’e gidildiğini bir kez daha gösterdi. Yıl içinde D.Davis’den gelen açıklamalar genellikle bu yönde olduysa da İngiltere Parlamentosu Avam Kamarasında açıklamalarda bulunan D.Davis’in “hükümet Avrupa Pazarına erişmek için gerekirse AB bütçesine katkı yapmaya devam edecek.” demesi Brexit konusunun ne kadar muallak ve değişken bir konu olduğunu bize gösterdi.

İngiltere siyasetinde yaşanan gelişmeler ise ülke içinde ayrışmanın giderek artmakta olduğu algısı yaratıyor. Ayrılık sürecinin “Hard Brexit” mi yoksa “Soft Brexit” mi olacağı henüz netlik kazanmamış bir konu olarak durmaya devam ediyor. Bu kapsamda ülke ekonomisi ve ekonomik büyüme için oldukça önemli olan Londra finans merkezinin tanışabilecek olması, Sterlinde yaşanan değer kaybının belki de en büyük nedeni olarak görülmekte. AB’den yumuşak çıkış mı yoksa sert çıkış mı sorusunun yanıtı ise 2017 yılı içinde alınabilir.

Yılın sonuna doğru gelindiğinde İngiltere cephesinde Kasım ayı BoE toplantısı sonrası yapılan açıklamalar en kötünün geride kalmış olabileceğini gösterdi. BoE kasım ayında yayınladığı enflasyon raporunda 2017 yılı enflasyon beklentisini % 2.0'den % 2.7'ye, 2018 beklentisini % 2.4'den % 2.7'ye yükseltti. 2016 yılı enflasyon beklentisi ise 0.1 puan artışla %1.3’e revize edildi. Ekonomik büyüme tahmini ise gelecek yıl için yükseltildi. Yayımlanan raporda BoE’nin 2017 yılında İngiliz ekonomisinin %1,4, 2018 yılında %1,5, 2019 yılında %1,6 büyümesini beklediği görüldü. Toplantı sonrasında açıklamalarda bulunan BoE başkanı M.Carney enflasyon beklentilerindeki artışın nedeni olarak zayıf Pound’u işaret etti.

Ekonomik Verilerle 2016 Yıl İngiltere Ekonomisine Bakış

AB referandumdan sonra açıklanan verilere göre İngiltere ekonomisi gelecek için ümit vermeye devam etti. GSYİH’nın yükseliş trendi üzerinde büyümeye devam etmesi, tüketici harcamalarının ve işletme yatırımlarının devam ediyor olması ve istihdamın rekor düşük seviyede kalmaya devam etmesi makro alanda işlerin istenildiği gibi gittiğini gösteriyor. Bu kapsamda İngiltere İstatistik Ofisi’nin (ONS) yayınladığı son yıllık verileri inceleyeceğim.
EmreÇAYIRLI

Sterlindeki zayıflama ihracatı canlandırdı.
Yıl genelinde ılımlı bir büyüme rotası izleyen İngiltere ekonomisi, yıl içinde yaşanan belirsizliğin sebep olduğu risk artışına ve bu durum borçlanma maliyetlerinde meydana getirdiği artışa rağmen gelişimini sürdürdü. Aşağı alanda yer alan grafiklerden de görülebileceği gibi, kur seviyesinde yaşanan düşüşün özellikle ihracatı canlandırdığı ve büyümeyi destekleyici nitelikte olduğu görülmekte. Geçtiğimiz yılın sonunda yıllık bazda %1.7 büyüme kaydeden İngiltere ekonomisi, 2016 yılı içinde yıllık bazda %1.9 / %2.1 / %2.3 seviyelerinde gelişme kaydetti. 2017 yılı içinde de bu ivmenin korunması milli gelirde artış, enflasyon ve ekonomik canlanmanın destekleyicisi olmaya devam edecektir.
EmreÇAYIRLI

Kamu desteği olmadan da ekonomi gücünü koruyor.
Ekonomik büyüme verilerine harcamalar yönetimiyle bakıldığında, son dönemde özel tüketim öncülüğünde bir artış yaşandığı görülüyor. Aynı zamanda sabit yatırımlarında da artmış olması ilerisi için oldukça ümit verici nitelikle denebilir. GSYİH büyümeye devam ederken, devlet tüketiminin payının nispi olarak azalıyor olması ise kamu desteği olmadan da ekonominin istenen rotada gittiğini gösteriyor.
EmreÇAYIRLI
EmreÇAYIRLI
İngiltere Ulusal İstatistik Ofisinin yayınladığı verilere göre derlenen grafikte de görüldüğü gibi 2016 yılında Sterlinin güç kaybetmesi ihracata pozitif bir katkı yapmış durumda. Bu yıl ilk kez 2012 yılında görülen zirvenin üzerine çıkan ihracat ciro endeksi, zayıf döviz kurundan olumlu etkilenmiş görülmekte. İhracatta yaşanan artış içindeyse ilaç, taşıma araçları, elektrikli ekipmanlar gibi sektörlerdeki artışın başı çektiği görülmekte. İlerleyen yıllarda kurun normal seviyesine geri dönmesi, dış pazarda sağlanan bu önemli rekabeti sonlandırabilir. Bununla birlikte iç pazarda istenen canlanma sağlanır ve bu yıl içinde yaratılan istihdam, ücret artışıyla desteklenirse iç piyasanın desteğiyle ekonomik büyümenin devam etmesi beklenebilir.


İşsizlik azalıyor ancak ücret artışları güçlenemiyor.
Bu kapsamda 2016 yılında iş gücü piyasasında yaşanan gelişmelere bakılacak olursa, işsizlik oranının %4.8’e gerilediği, istihdama katılım oranın %74.5 seviyesine yükseldiği fakat yılı içinde buranın üzerinde kalamadığını görüyoruz. İşsizliğin azalma eğilimini sürdürmesi olumlu olsa da yaratılan işlerin ücretlerinde kayda değer bir artış yaşanmaması enflasyon beklentilerini çapalamaya devam ediyor. Yıl içinde şubat ayından sonra haziran ayına kadar önemli bir yükseliş yaşayan haftalık ortalama kazançlar, haziran ayından sonra %2.4 etrafında artış gösterdi. Geçtiğimiz yıl ücret artış oranının %3,2’ye yükseldiğini görmüştük. Özellikte iç tüketim yoluyla yaratılmak istenen enflasyon artışı ve akabinde gelmesi beklenen iş yatırımları için ücret artışları oldukça önemli bir kıstas olarak izlenmeli.
EmreÇAYIRLI
Enflasyon dipten döndü.
Geçtiğimiz yılın sonun kıpırdanmaya başlayan ve yılın son aylarında negatif bölgeden kurtulan İngiltere enflasyon oranı 2016 yılının ikinci yarısında yeniden artmaya başladı. Yılın ilk altı ayında %0.1 ile %0.5 arasında kalan TÜFE oranı, yılın sonuna gelindikçe %1.2 seviyesine kadar yükseldi. Özellikle enerji maliyetlerin artması ve uzun süredir düşük seviyede bulunan enerji maliyetlerinin hesaplamaya pozitif yansımış olması yaşanan bu iyileşmenin ana unsurları olarak görülmekte.

Brexit konut fiyatlarını yavaşlattı.
İngiltere ekonomisi için izlenmesinde yarar bulunan bir diğer alan ise konut fiyatları. Konut fiyatlarında da yıl içinde yükselmeye başladığı görülmüştü ancak Brexit kararı sonrasında sektörde yavaşlama olduğu görülmekte. Bunun nedeni, borçlanma maliyetlerinde yaşanan artış olarak özetlenebilir. İkinci neden ise AB’den çıkılması durumunda ülkede kalıcı olarak ikamet edemeyecek olan AB vatandaşlarının talebinde yaşanan azalma olduğu da düşünülebilir.
EmreÇAYIRLI
2016 yılında yaşananlarla birlikte oldukça hareketli günler geçiren İngiliz para birimi Sterlin, İngiltere Ulusal İstatistik Ofisinin hesaplamalarına göre birçok ülke para birimi karşısında değer kaybetti. Özellikle Brexit kararı sonrasında sert değer kaybeden para birimi yılın sonlarına doğru yeniden güç kazanmaya başlamış görülüyor. 2017 yılında AB’den çıkış sürecine ilişkin görüşmelerin başlaması Sterlin için hareketli günlerin geri gelmesine neden olabilir.

İngiltere’nin gerekli ayarlamaları yaparak AB pazarına ulaşmaya devam edebilmek için yapacağı çeşitli anlaşmalarla, uzun yıllardır devam eden bu birlikteliğin uzlaşmayla sonlandırması yani Soft Brexit para birimine değer kazandırabilir. Aksi durumundaysa ekonomik sektörleri zora sokacak olan hızlı bir ayrılık yani Hard Brexit para biriminde ani ve sert değer kayıplarının devam etmesine neden olabilir.
EmreÇAYIRLI
İngiltere’nin gerekli ayarlamaları yaparak AB pazarına ulaşmaya devam edebilmek için yapacağı çeşitli anlaşmalarla, uzun yıllardır devam eden bu birlikteliğin uzlaşmayla sonlandırması yani Soft Brexit para birimine değer kazandırabilir. Aksi durumundaysa ekonomik sektörleri zora sokacak olan hızlı bir ayrılık yani Hard Brexit para biriminde ani ve sert değer kayıplarının devam etmesine neden olabilir.

Yaşanan bu gelişmeler ışığında 2017 yılında bizi bekleyen iki farklı senaryonun olduğunu söylemek mümkün. İlk senaryo AB’den çıkış sürecinde gerekli yasal düzenlemeleri tamamlayan Soft Brexit’e kapı aralayan bir İngiltere ki böyle bir ortamda Sterlin, başta Dolar olmak üzere birçok ülkenin para birimine karşı değer kazanır. Yukarıda belirttiğim gibi yıl içinde üç farklı bant içinde hareket eden GBP/USD paritesinde, yükselişin başlaması ise teknik görünümde olası bir senaryo olarak görülmekte. Grafikte gösterdiğim sıkışmayı yukarı yönde kıran parite, alt bandın üst sınırlarını şimdiden zorlamaya başlamış durumda. 1.21 / 1.28 arasında süregelen hareketin üst alanı geçmesi durumunda paritenin yeniden 1.28 / 1.35 aralığında yerleşmeye başladığı görülebilir.

2016 yılı içinde yaşanan düşüsün, 6 aylık bir süreçte oluştuğu göz önünde bulundurulursa yaşanabilecek bir toparlanmanın bundan daha kısa sürmesini beklemek çok rasyonel olmayacaktır. Bundan dolayı ekonomik toparlanmada olduğu gibi yavaş ve bütün bir yıla yayılan bir yükselişle 1.35 bölgesine geldiğini görme ihtimalimiz iyimser senaryo için daha olası gözükmekte.

Peki, Hard Brexit yaşanır ve İngiltere ekonomisi dış pazara erişmek için hazırlıksız yakalanırsa senaryonun pek de İngilizlerin isteyeceği bir hal almayacağı aşikâr olacak. Dalgalı suları geride bırakmaya hazırlanan BoE, Hard Brexit yaşanması durumda faiz indirimlerine devam edebilir. Faiz indirimiyle değer kaybeden Sterlin ise Dolar karşısında 1.15’li bölgelerde yönelmeye başlayabilir. Öncesinde ise paritenin kırması gereken iki önemli destek seviyesi olacak. Yakın süreçte izlediğimiz 1.23 alanı ilk ara destek bölgesi olurken 1.21 seviyesi en güçlü desteğin aranacağı nokta olacaktır.

EmreÇAYIRLI

Son yorumlar

Sıradaki makale yükleniyor...
Uygulamamızı Yükleyin
Risk Açıklaması: Finansal araçlar ve/veya kripto paralarla işlem yapmak yüksek seviyede risk içermektedir ve yatırım miktarınızın bir kısmını veya tamamını kaybetmenize sebep olabilir, bu sebeple tüm yatırımcılar için uygun değildir. Kripto para fiyatları aşırı derecede hareketlidir ve finansal haberler, politik olaylar ve düzenleme kurumları gibi konulardan kolaylıkla etkilenir. Kaldıraçlı işlem yapmak finansal riskleri yükseltmektedir.
Diğer finansal araçlar veya kripto paralar içinden tercihinizi yapmadan önce, yatırım nesnelerinizi, deneyim seviyenizi ve risk iştahınızı dikkatlice gözden geçiriniz ve ihtiyacınız olduğunda profesyonel tavsiye almayı deneyiniz.
Fusion Media sitede yer alan bilgilerin gerçek zamanlı ya da isabetli olacağının mutlak olmadığını hatırlatır. Tüm borsa fiyatları, endeksler, vadeli işlemler, Forex ve kripto para fiyatları, borsalardan değil piyasa düzenleyicileri tarafından oluşturulur, bu sebeple fiyatlar isabetli olmayabilir ve gerçek piyasa fiyatlarından farklı olabilir, bu da buradaki fiyatların fikir verme amaçlı olduğunu ve ticari amaçlar için uygun olmadığını gösterir. Fusion Media veya herhangi bir sağlayıcı, buradaki bilgileri kullanmanız sonucu oluşacak olası kayıplarınızdan ötürü sorumluluk taşımamaktadır.
Bu sitede yer alan bilgileri, Fusion Media ve/veya veri sağlayıcıdan yazılı izin almadan kullanmak, saklamak, kopyasını üretmek, görüntülemek, düzenlemek veya dağıtmak yasaktır. Fikri mülkiyet hakkı, sitede yer alan verileri sağlayanlara ve/veya borsalara aittir.
Fusion Media reklamlarla veya reklam verenlerle etkileşiminize bağlı olarak internet sitesinde görüntülenen reklamlardan gelir elde edebilir.
İşbu sözleşmenin aslı İngilizcedir ve İngilizce ve Türkçe versiyonu arasında tutarsızlık olduğunda İngilizce versiyonu dikkate alınacaktır.
© 2007-2024 - Fusion Media Limited. Tüm Hakları Saklıdır.