Küresel piyasalar için son dönemde bahar erken geldi. Fransa seçim sonuçları, beklentiyi karşılayamayan Trump ekonomik paketleri derken borsalar nisanı iyimser kapatıyor. Ancak detaylara bakmak gerekirse, iyimserlik için fazla erken mi?
Amerika
2017' ye girdiğimizden beri Amerikan ekonomisinin güçlü duruşuna dair görüşlerimi kormuş ve piyasalar tarafından düşük ihtimal verilse de martta bir faiz artırımının mümkün olduğunu belirtmiştim. Faiz artırım kararı sonrası ise, yeni konumuz FED bilanço büyüklüğü olmuştu. Peki bilanço büyüklüğü derken, nedir bu bilanço büyüklüğü?
"Bilanço, işletmenin belli bir tarihteki varlıklarını ve bu varlıkların sağlandığı kaynaklarını gösteren mali bir tablodur."
2008 Mortgage krizi sonrası FED bilançoları bir anda artırmak, tam aksine de faizleri düşürmek zorunda kalmıştı. Ancak o dönemden bu zamana gelene kadar bilançoda azaltımlar, faiz artırımları olmasına rağmen sadece 1 kez (2016) gerçekleşmişti.
FED 2017 senesi için 3 faiz artırım beklentisini ortaya koyunca bilançoların da azaltımı gündeme gelmiş oldu. Ancak merkez bankası için öncelikli ve en büyük bilinmezlik ise, Trump. FED bir yandan geçtiğimiz 2 sene boyunca faiz artırım hedefi koymuş olup sadece 1 tanesini gerçekleştirmesinin güvenilirliğini zedelemesinden korkarken, bir yandan da Trump ekonomik paketlerinin belirsizliğinden korkuyor. Reformların gerçekleşmesinin, korumacı politika uygulama, enflasyon yaratma, doların değer kazanımı gibi etkileri olabilir. Nitekim Amerikan Hazine Bakanı Steven Mnuchin' de sene sonuna doğru pakedin netlik kazanarak uygulamaya girmesini beklediğini söyledi.
Avrupa
AB tarafında ise geçen seneye göre toparlanma fazla iyi gidiyor. ECB başkanı Draghi de toparlanmadan gayet memnun gibi duruyor. Ancak yine de temkinli. Ekonomiye dair riskler aşağı yönlü olsa da gerekirse varlık alımlarını devam ettirebiliriz açıklamasını da ekliyor. Enflasyon tarafında politikalar ise gayet başarı sonuç verdi.
Ekte görüldüğü üzere, geçen sene temmuz döneminden itibaren istikrarlı bir enflasyon yaratımı mevcut. Ama unutmamak gereken bazı riskler var ki :
- İngiltere erken seçimleri
- Brexit süreci
- Fransa seçim sonuçları
- Almanya seçimleri
- FED toplantıları
- "Özellikle" halı altına süpürülen Yunanistan durumu
- Donald Trump
- Kuzey Kore - ABD gerginliği
şeklinde sayılabilecek. Draghi olayın sadece enflasyon ya da işgücü piyasası olmadığının farkında. Dağılma durumuyla karşı karşıya kalan bir birlik merkez bankası başkanı için izlediği sözlü yönlendirme politikaları da gayet uygun.
Diğer
Çin tarafında ithalat ve ihracat rakamlarında ciddi artışlar görülürken, PMI ve tüketici harcamaları kısımlarında hala sıkıntılar var. En kötü geride kaldı denebilir belki; ancak vergi indirimlerinin fazlasıyla devam edeceği açıklamaları, hükümet tarafından da ekonominin barındırdığı risklerin farkında olunduğunun kanıtı.
Japonya' da da durum pek farklı değil. İthalat ve ihracat kalemlerinde artışlar varken hane halkı harcamalarının az oluşu enflasyon problemini sürdürüyor.
Özetlemek gerekirse, global piyasalarda şuan esen bahar rüzgarları fazlasıyla kırılgan duruyor. Her an oluşabilecek jeopolitik riskler ve belirsizlikler halen mevcut. Sene sonuna doğru ABD tahvillerinde ve dolar endeksinde yükseliş trendinin devamını görmek gayet olası. Bu da özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkeler bazında daha sancılı etkiler yaratabilir demek. Türkiye özelindeki iç dinamikler bazındaki sorunları da ele alırsak, temkinli olmakta fayda var.
Herkese iyi haftalar!