Son Dakika
40% İndirim 0
👀 👁 🧿 Kazançların açıklanmasının ardından tüm gözler +%4,56 artış elde eden Biogen üzerinde.
Yapay zekamız bunu 2024 mart ayında seçti. Bundan sonra hangi hisseler yükselişe geçecek?
Hisseleri Şimdi Keşfet

İSTANBUL FİNANS ZİRVESİ 2012 KONUŞMASI-Erdem BAŞÇI

Yazar Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası24.09.2012 17:12
 

Saygıdeğer Konuklar ve Değerli Basın Mensupları,
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen İstanbul Finans Zirvesinde sizlere hitap etmekten büyük bir mutluluk
duymaktayım. Tüm değerli katılımcıları ve konukları şahsım ve Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası adına saygıyla selamlıyorum.
Bu zirvede geçen yıl yaptığım konuşmada İstanbul’un dünyanın en güzel finans merkezi olmaya
aday bir şehir olduğunu hatırlatmıştım. Estetik ve istikrar arasındaki ilişkiyi de geometride sıkça
kullanılan altın orana atıfla göstermeye çalıştım. Bugünkü konuşmamda özellikle kredi
büyümesiyle ekonomik büyüme arasındaki uyumun, finansal istikrarla bağlantısına vurgu
yapmak istiyorum. Konuşmama finansal istikrarın öneminden ve ihmal edildiği takdirde yol
açabileceği sorunlardan bahsederek başlayacağım. Ardından, ülke olarak finansal istikrar
alanında elde ettiğimiz sonuçları ve Türkiye’nin küresel finansal istikrara yapmaya başladığı
katkıları sizlerle paylaşacağım.
Bir ülkenin büyüme potansiyelini belirleyen üç temel unsur bulunmaktadır. Bunlar fiyat istikrarı,
finansal istikrar ve verimliliktir. Bu üç unsurdan herhangi birinde ortaya çıkabilecek bir zafiyet,
büyüme üzerinde önemli ölçüde tahribata yol açabilmektedir. Nitekim iktisat tarihi bunun
örnekleriyle doludur.
Fiyat istikrarının kaybedilmesinin toplumsal maliyetleri bugün iktisatçılarca daha iyi anlaşılmıştır.
Akademik literatürde yer alan çalışmalar, enflasyon oranındaki her on puanlık yükselişin
ülkelerin uzun vadeli büyüme oranlarında çeyrek puanlık bir kayba yol açabildiğine işaret etmektedir.
Finansal istikrarın kaybedilmesinin ise büyüme ve istihdam üzerinde derin ve uzun süreli etkileri
olduğu bilinmektedir. Finansal krizleri önlemenin maliyeti bu krizlerin yol açtığı maliyete kıyasla çok daha düşüktür. Türkiye’nin yakın tarihi buna güzel bir örnektir. Türkiye’de 2001 yılında
yaşanan finansal kriz kamu borç yükünü 30 puan artırmış, büyüme ve istihdam derin bir şekilde
etkilenmiştir. 2002 yılından itibaren ise fiyat istikrarı, finansal istikrar ve verimlilik artırıcı yapısal
reformlara odaklanılmıştır. Bu sayede ülkenin ekonomik refahı hızla artarken aynı zamanda
finansal sektör dış şoklara karşı daha dayanıklı bir yapıya kavuşmuştur. Finansal istikrarı
pekiştirici yönde atılan adımlar, 2008 – 2009 yıllarında derinleşen küresel ekonomik kriz
sonrasında ülkemizin hızla toparlanmasını ve 2011 – 2012 Avrupa Borç Krizinin etkilerini en az
hasarla atlatmasını sağlamıştır.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinin geçirdiği şu son yıllara geriye dönüp
baktığımızda, finansal istikrar konusunda temelde çok farklı prensiplere sahip iki yaklaşım
olduğunu söyleyebiliriz. İlki 1987-2006 arasında ABD Merkez Bankası Başkanlığını yürüten Alan
Greenspan’ın benimsediği yaklaşım; ben buna sunumumda Greenspan yaklaşımı diyeceğim.
Diğeri de şu an halen İsveç Merkez Bankası Başkanı ve aynı zamanda Basel Komitesi Başkanı
Stefan Ingves’in takip ettiği yaklaşım; buna da Ingves yaklaşımı adını vereceğim. Greenspan
yaklaşımında finansal krizlerin kaçınılmaz olduğu düşüncesi hâkim iken, Ingves yaklaşımında
merkez bankası ve diğer denetleyici otoritelerin gerekli tedbirleri almaları halinde finansal
krizlerin önüne geçilebileceği düşüncesi hâkimdir.
Öncelikle Greenspan yaklaşımı benimsendiğinde neler olur ona bakalım. Finansal
düzenlemelerin gevşetilmesi yoluyla oluşabilecek aşırı kredi genişlemesi ve bunun yol açacağı
finansal balonlar, politika yapıcılar tarafından önemsenmedikleri takdirde takip eden yıllarda
ekonomiye ağır hasarlar verebilirler. Bu süreci, ekonomik temellerden uzak şekilde
fiyatlandırılan finansal varlıkların değerlerinin hızla erimesi başlatır. Konut kredisi alarak ev
sahibi olmuş bireyler, ellerindeki varlıkların değerlerinin ödemekle yükümlü oldukları borçları
karşılayamaması sonucunda evlerini kaybedebilirler. Artan kredi riski ve aniden sıkılaşan kredi
koşulları tüm ekonomiyi etkisi altına alır, işsizlik oranları hızla artar. Bununla birlikte geri
ödenmeyen krediler artmaya devam eder ve sonucunda hem konut fiyatlarının daha fazla
düşmesine yol açar hem de konut sektörüne dayalı finansal enstrümanları ağırlıklı olarak 4
bilançolarında bulunduran finansal şirketleri zor durumda bırakır. Bu durum geniş halk
kitlelerinin tepkilerine yol açar. Mevduat sahiplerini korumak amacıyla bankalar kamulaştırılır ve
bunlara sermaye enjekte edilir. Bunun yanı sıra ekonomiyi canlandırmak adına kamu
harcamalarını artırmak ve vergi oranlarını indirmek yoluyla mali genişlemeye gidilir. Bu kamu
borç yükünün hızla artmasına yol açar ve böylelikle ihmal edilmiş bir finansal sorun sonraki
nesillerin refahının azalmasıyla sonuçlanır. Merkez bankaları ise sisteme likidite enjekte ederek
parasal genişleme yoluna giderler.
Ingves yaklaşımı ise etkili ve akıllıca düzenlemeler yoluyla finansal krizlerin oluşma ihtimalinin
azaltılabileceği görüşünü savunur. Bu amaçla alınacak makroihtiyati tedbirler finansal krizlere
davetiye çıkaran aşırı hızlı kredi büyümesinin ve varlık balonlarının önüne geçebilir.
Değerli Konuklar,
Finansal krizleri önlemenin maliyeti bu krizleri yaşamanın maliyetinden çok daha düşüktür.
Finansal krizlerin en önemli öncü göstergesi ise aşırı hızlı kredi büyümesidir. Gelişmekte olan
ülkeler bu ilişkiyi defalarca yaşayarak öğrendiler. Gelişmiş ülkeler ise 2008 – 2009 yılındaki
küresel kriz sayesinde öğrenmiş oldu. Finansal istikrar için sistemik riskin ve bunu azaltıcı makroihtiyati tedbirlerin önemi düzenleyici çerçeveler ile Merkez Bankaları arasındaki bağlantıların
yeniden ele alınmasına yol açtı. ABD’de Dodd-Frank Yasasının, Avrupa’da Avrupa Sistemik Risk
Kurulunun (European Systemic Risk Board – ESRB) hayata geçmesi ve diğer ülkelerdeki benzer
yeni düzenlemeler makro-ihtiyati tedbirler yoluyla sistemik riskin azaltılmasını amaçlamaktadır.
Bu doğrultuda Türkiye’de 3 Haziran 2011 tarihinde Finansal İstikrar Komitesi (Financial Stability
Committee, FİK) kurulmuştur. Komitede Merkez Bankasının yanı sıra Hazine Müsteşarlığı
(Undersecretariat of Treasury), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (Banking
Regulation and Supervision Agency, BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu (Capital Markets Board,
SPK), Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (Savings Deposit Insurance Fund, TMSF) yer almaktadır.
Küresel finansal krizin ardından gelişmiş ülkelerin gerçekleştirdiği parasal genişleme, ekonomik
temelleri sağlam olan diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de aşırı hızlı kredi 5
genişlemesine yol açmış, kredi büyüme hızı 2010 sonu itibarıyla % 35’in üzerine çıkmıştır.
Otoritelerce 2011 yılı sonunda kredi büyüme hızının %25’e, 2012 yılı sonunda ise %15’in altına
indirilmesi amaçlanmıştır. Alınan makroihtiyati tedbirler sonucunda bu amaçlara ulaşıldığı
gözlenmektedir. Bugün itibariyle Türkiye’de kredi büyüme hızı sorunsuz bir şekilde sürdürülebilir
seviyelere yaklaşmıştır.
Değerli Konuklar,
Şimdi de Türkiye’nin küresel finansal istikrara yaptığı katkıları kısaca özetlemek istiyorum.
Türkiye Finansal İstikrar Kuruluna (Financial Stability Board –FSB) 29 Nisan 2009 tarihinde üye
olmuştur. 2014 yılında G20 Troykasında yer alacak olan Türkiye, 2015 yılında ise G20 Dönem
Başkanlığı’nı (G20 Annual Presidency) devralacaktır. Hazine Temsilcimiz, G20 Troykasına
gireceğimiz 2014 - 2016 yılları arasında FSB Yürütme Komitesinde (FSB Steering Committe) görev
alacaktır.
TCMB olarak Basel Bankacılık Denetim Komitesi (Basel Committe on Banking Supervision –
BCBS) üyeliğimiz 25 Mayıs 2009 tarihinde, Guvernörler ve Denetim Otoritesi Başkanları
(Governors and Heads of Supervision, GHOS) üyeliğimiz ise 4 Haziran 2009 tarihinde
gerçekleşmiştir. Yine Merkez Bankası, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi (MENA) başkanlığını
2013 – 2015 yılları arasında yürütecektir.
G-20 ülkelerinin Los Cabos’ta yaptığı toplantıda ülkemizin de aralarında bulunduğu çok sayıda
gelişmekte olan ülke Uluslararası Para Fonu (IMF) kaynaklarının güçlendirilmesi yoluyla küresel
finansal istikrara katkı yapma konusundaki niyetlerini beyan etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası da IMF kaynaklarına uluslararası rezervlerimiz arasında sayılmak kaydıyla 5
milyar ABD dolarına kadar katkıda bulunabilecektir.
Uluslararası Para Fonunun (International Monetary Fund, IMF) yönetişim reformu çerçevesinde
yapılan anlaşma sonucunda oluşturulan ve ülkemizin de içinde bulunduğu yeni grupta (New
Constituency) Avusturya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Beyaz Rusya ve 6
Kosova yer alacaktır. Bu anlaşmaya göre, 2012 - 2022 arası dönemde faaliyet gösterecek olan
grupta ülkemiz, 2014 - 2016 ve 2018 - 2020 dönemlerinde ikişer yıl süreyle İcra Direktörlüğü
(Executive Director) görevini üstlenecektir. 2012-2014 yılları arasında Avusturya, 2016-2018
yılları arasında Çek Cumhuriyeti ve 2020-2022 yılları arasında da Macaristan İcra Direktörlüğü
görevini devralacaktır.
Şimdiye kadar olduğu gibi bundan böyle de Merkez Bankası, gerek fiyat istikrarını sağlayıp
sürdürmek gerekse finansal istikrara kendi görev alanında katkı yapmak amaçlarıyla çalışmaya
devam edecektir. Türkiye kendi geçmişinden çıkardığı dersleri ve son on yılda uygulamaya
koyduğu politikalar sonucunda gösterdiği performansı uluslararası platformlarda paylaşarak
küresel finansal istikrara da katkı yapmaya devam edecektir.
Beni dinlediğiniz için teşekkür eder, saygılar sunarım.

Yorum Ekle

Yorum Kuralları

Yorumları kullanarak diğer kullanıcılarla bağlantıya geçebilir, görüşlerinizi paylaşabilir, yazarlara ve diğer kullanıcılara sorular sorabilirsiniz. Ancak, söylem düzeyini yüksek tutmak amacıyla oluşturduğumuz aşağıdaki kriterlere lütfen uyunuz:

  • Söyleşiyi zenginleştirin.
  • Bağlamı koruyun. Sadece tartışılan konuyla ilgili bilgileri gönderin.
  • Saygılı olun. Eleştirel görüşler, pozitif ve diplomatik bir üslupla anlatılabilir.
  • Standart yazı stili kullanın. Noktalama, küçük ve büyük harf kullanın, imla kurallarına uyun.
  • Spam veya reklam mesajı atmak yasaktır.
  • Küfür, argo kullanımı yasaktır.
  • Sadece Türkçe yorum yapabilirsiniz.

Spam mesajlar yazan, argo/küfür kullanan ve forumu suistimal eden kullanıcıların hesapları süresiz olarak kapatılacaktır.

Düşünceleriniz buraya yazın
 
Bu grafiği silmek istediğinize emin misiniz?
 
Gönder
Bu sayfada da paylaş:
 
Ekteki grafiği yeni bir grafikle değiştirmek istiyor musunuz?
1000
Yorum yapma yetkiniz olumsuz puanlama sebebiyle kısıtlanmıştır. Durumunuz moderatörlerimiz tarafından incelenecektir.
Lütfen tekrar yorum yapmadan önce bir dakika bekleyiniz.
Yorumunuz için teşekkür ederiz. Yorumunuz, yöneticilerimiz tarafından kontrol edildikten sonra onaylanacaktır. Bu sebeple yorumunuzun yayınlanması biraz zaman alabilir.
 
Bu grafiği silmek istediğinize emin misiniz?
 
Gönder
 
Ekteki grafiği yeni bir grafikle değiştirmek istiyor musunuz?
1000
Yorum yapma yetkiniz olumsuz puanlama sebebiyle kısıtlanmıştır. Durumunuz moderatörlerimiz tarafından incelenecektir.
Lütfen tekrar yorum yapmadan önce bir dakika bekleyiniz.
Yoruma Grafik Ekle
Engellemeyi Onayla

%USER_NAME% isimli kullanıcıyı engellemek istediğinize emin misiniz?

Bunu onayladıktan sonra %USER_NAME% isimli kullanıcı ile birbirinizin yorumlarını görmeyeceksiniz.

%USER_NAME% başarıyla Engelli Listesine eklendi

Bu kişinin engelini yeni kaldırdınız. Yeniden engellemek için 48 saat beklemeniz gerekmektedir.

Yorumu şikayet et

Yorum silinmeli, çünkü:

Yorum Şikayet Edildi

Teşekkürler!

Şikayetiniz yönetim ekibimize iletildi
Google ile Kayıt Ol
veya
E-posta ile Kayıt Ol