Investing.com - Goldman Sachs (GS) Başekonomisti Jan Hatzius, Financial Times’ta yayımlanan analizinde ABD dolarının düşüş trendinin önümüzdeki dönemde de devam edeceğini öngördü. Hatzius, doların mevcut seviyesinin hâlâ tarihsel ortalamaların oldukça üzerinde olduğunu, özellikle gerçek (enflasyona göre arındırılmış) bazda değerlendirildiğinde, 1973’ten bu yana uygulanan dalgalı kur rejimi döneminin ortalamasına göre yaklaşık iki standart sapma yukarıda seyrettiğini açıkladı.
Hatzius, bu tür seviyelere tarihte yalnızca 1980’lerin ortası ve 2000’lerin başında ulaşıldığını ve bu dönemlerin her birinde doların %25 ila %30 arasında değer kaybettiğini hatırlattı. Dolayısıyla mevcut pozisyonun sürdürülebilir olmadığını belirtti. Analizde, küresel yatırımcıların pozisyonlarını korusalar bile yeni alımlar yapmaktan kaçınmasının dolar üzerinde baskı yaratabileceği değerlendirmesi yer aldı.
Yabancı sermaye akımlarındaki yavaşlama doları zayıflatabilir
Hatzius’un dikkat çektiği bir diğer unsur ise ABD mali yapısının sermaye akımlarına olan bağımlılığı oldu. Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, yabancı yatırımcıların ABD’deki varlık pozisyonlarının toplam büyüklüğü 22 trilyon doları buluyor. Buna karşın, ABD’nin yıllık cari açığı 1,1 trilyon dolar seviyelerinde ve bu açığın finanse edilebilmesi için her yıl aynı ölçüde net sermaye girişine ihtiyaç duyuluyor.
Hatzius, "Yatırımcılar ellerindeki ABD varlıklarını elden çıkarmasa bile, yeni yatırım yapma isteği azaldığında fiyatlar baskı altına girer. Bu da dolarda düşüşü ya tetikler ya da derinleştirir; muhtemelen her ikisi birden olur.” dedi. Ayrıca, ABD’nin rakip ekonomilere göre daha güçlü bir performans sergilemesinin beklenmemesi de dolar üzerindeki aşağı yönlü eğilimi destekleyen bir unsur olarak öne çıkıyor.
ABD-Çin ticaret gerginliği ve Fed’e yönelik eleştiriler doları zayıflatıyor
Dolar, ABD ile Çin arasında yaşanan yeni ticaret gerilimleriyle birlikte iki günlük toparlanmanın ardından bugün 99,25 seviyesine doğru düşüş yaşadı. Önceki gün Başkan Donald Trump’ın, Çin’e yönelik tavrını yumuşatması ve ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell’a yönelik görevden alma söylemlerinden geri adım atmasının ardından piyasalarda kısa süreli bir iyimserlik havası oluşmuştu. Ancak, Çin’in ticaret müzakereleri yapılmadığını ve herhangi bir ilerleme kaydedilmediğini açıklaması, yatırımcıları yeniden endişeye itti.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, mevcut ticaret ambargosunun sürdürülemez olduğunu belirtirken, ABD’nin Çin mallarına uyguladığı %100’ü aşan tarifeleri indirmek için ilk adımı atmayacağını vurguladı. Bu açıklamalar piyasalarda netlik sağlamadığı gibi dolar üzerindeki baskının da devam etmesine neden oldu. Nisan ayı itibarıyla dolar, sadece bu ay %6’ya ulaşan değer kaybıyla Kasım 2022’den bu yana en sert aylık düşüşünü yaşadı.
Veri beklentileri ve siyasi unsurlar doların geleceğini belirleyecek
ABD Başkanı Trump’ın, Fed Başkanı Powell üzerinde faiz indirimlerine yönelik yaptığı siyasi baskılar da yatırımcı güvenini zedeleyen ana faktörlerden biri olarak görülüyor. Piyasalar, veri odaklı bir para politikası beklentisindeyken, siyasi müdahale olasılığı ABD varlıklarına ilgiyi azaltıyor. Bu gelişmeler, ABD dolarının yılın başından bu yana önemli oranda değer kaybetmesine neden olurken, doların son yıllardaki en zayıf yıl başlangıç performansına doğru yöneldiğini gösteriyor.
Hatzius, her ne kadar doların zayıflayacağı görüşünü dile getirse de, ABD dolarının dünya rezerv para birimi olma statüsünü kaybedeceğini düşünmediğini vurguladı. "Geçmişte de büyük kur hareketleri yaşandı ancak doların küresel roldeki baskınlığı değişmedi. Şu anda yaşanan durumun da bu tarihi eğilimden sapmasını beklemiyoruz.” değerlendirmesiyle yapısal bir dönüşüm öngörmediğini belirtti.