Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başekonomisti Fatih Birol, petrol fiyatlarındaki düşük seyrin üretici ülkelerdeki yatırım iştahını azaltıp ancak ithalatçı ülkelerdeki talebi tetiklemesinin etkisiyle önümüzdeki dönemde fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı olabileceğini söyledi.
Dünya Enerji Görünümü 2014 tanıtım toplantısında konuşan Birol, petrol fiyatlarındaki düşük seyrin ABD´nin kaya petrolü üretiminin arttığı ve global düzeyde talebin zayıf seyrettiği bir dönemde gerçekleştiğini, önümüzdeki dönemde kaya petrolünün üretim artışının yavaşlayacağını, ABD ve Brezilya gibi petrol ürecisi ülkelerin fiyatların üretim maliyetlerinin altına düşmesi nedeniyle yatırım iştahının azalacağını belirtti.
Birol, "Brezilya ve ABD´de 2015 yılında yatırımlarda ciddi azalış olacak. Mevcut fiyatların ithalatçı ülkelere rahatlık sağlaması bu ülkelerdeki talebi artırabilir. Dolayısıyla yatırımların azalması ve talebin artması Ortadoğu petrolüne olan ihtiyacı artıracak ve fiyatlarda önümüzdeki dönemde yukarı doğru baskı olacaktır" dedi.
ABD´deki petrol üretimi artışının Ortadoğu bölgesinden gelecek petrole olan ihtiyacı azalttığı ya da ortadan kaldırdığı argümanının doğru olmadığını belirten Birol, Uluslararası Enerji Ajansı´nın (IEA) tahminlerine göre 2040 yılına kadar ham petrol talebinin günlük 14 milyon varil artacağını ve bu ek talebin önemli kısmının Ortadoğu bölgesinden karşılanmasının gerekeceğini söyledi.
"Ancak Ortadoğu petrolünün bu ek talebi karşılayabilmesi için yatırımların bugünden yapılıyor olması gerekiyor ama pek çok ülkede yatırım hevesi yok. Irak bölgedeki en önemli ülke ancak IŞİD ve diğer siyasi riskler nedeniyle bu ülkede üretim artışı olup olmayacağı ciddi bir soru işareti."
Küresel doğalgaz ticaretinde LNG´nin payının sayıları neredeyse üç kat artan sıvılaştırma tesisleri ile birlikte arttığını ve LNG´nin daha bütünleşik ve güvenli bir doğalgaz piyasasına katkıda bulunduğunu kaydeden Birol, "Ancak bu durum fiyatlara sınırlı bir düşüş getirebiliyor" dedi.
Çin´in ekonomik büyümesinin yavaşlaması ve kömür kullanımına getirdiği sınırlamalar ve sıkı çevre politikaları nedeniyle küresel kömür talebindeki artışın yavaşladığını söyleyen Birol, "Bu durum yüksek verimli santrallerin ve karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin kömürün geleceği için arz ettiği önemi gözler önüne seriyor" dedi.
Yenilenebilir kaynakların kömürün yerini almaya başladığını söyleyen Birol, yenilenebilir kaynakların küresel elektrik talep artışının yarısını oluşturduğunu, maliyetlerin azalmasının ve yüksek maliyetli taahhütlerin sona ermesiyle rüzgar ve güneş sübvansiyonlarının 2030 yılından itibaren azalmaya başlayacağını söyledi.
Küresel düzeyde 2100 yılına kadar ulaşılması gereken karbondioksit salınım eşiğine 2040 yılında ulaşılacağını söyleyen Birol, düşük karbon yatırımlarının dört kat artırılabilmesi için gelecek yıl Paris´te yapılacak İklim Zirvesi´nin son şans olduğunu söyledi.