Investing.com - ABD doları, bugün de majör para birimleri karşısında değer kaybetmeye devam etti. Düşüş, üst üste üçüncü işlem gününde de sürdü ve DXY, 98,93’e kadar geriledi. Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın vergi reformuna yönelik iç destek arayışında yeterli ilerleme sağlayamaması ve yatırımcıların ABD varlıklarına olan güvenindeki azalmanın bir yansıması olarak değerlendirildi.
ABD’de gündemin odağında bugün açıklanacak eyalet bazlı Nisan ayı işsizlik verileri ve haftalık petrol stok verileri bulunuyor. Ayrıca, Richmond Fed Başkanı Tom Barkin’in ve Fed Guvernörü Michelle Bowman’ın gerçekleştireceği konuşmalar dolar piyasası açısından takip edilecek diğer gelişmeler arasında yer alıyor.
Faiz ve tahvil piyasasındaki gelişmeler baskıyı artırıyor
Uzun vadeli ABD tahvillerine olan iştah, bugün düzenlenecek 20 yıllık tahvil ihalesi öncesinde zayıf sinyaller verdi. Yatırımcılar, yükselen bütçe açığı ve Moody’s’in ABD’nin kredi notuna ilişkin olumsuz mesajlarının etkisiyle uzun vadeli Amerikan borçlanma araçlarına mesafeli yaklaşıyor. Analistlere göre, Trump yönetiminin sunduğu vergi tasarısının ABD borcuna 3 ila 5 trilyon dolar ek yük getireceği tahmin ediliyor.
Bu durum, yatırımcıların “ABD piyasasında sat" temasına yönelmesine neden olurken, dolar üzerindeki baskıyı da artırıyor. Commonwealth Bank of Australia analistleri hazırladıkları bir notta, ABD’nin büyüme-enflasyon ilişkisi açısından gelişmiş ekonomiler arasında en olumsuz pozisyonda bulunduğunu vurguladı. Ayrıca, düşük faizlerin küresel toparlanmayı desteklemesiyle birlikte 2026 sonrası dönemde doların yeniden zayıflamasının beklendiğini kaydettiler.
Küresel veriler ve gelişmeler doları aşağı yönlü etkiliyor
ABD dışında açıklanan ekonomik veriler de dolardaki düşüşü destekleyen bir diğer önemli unsur oldu. Japonya’da ihracat artışının yavaşlaması ve ticaret dengesinin ciddi açık vermesine rağmen, Japon yeni ABD dolarına karşı güçlendi. USD/JPY paritesi, önceki gün 144,53 seviyesindeyken bugün 143,46’ya kadar geriledi. Japon tahvil faizlerindeki artış ve bölgedeki jeopolitik riskler, güvenli liman talebini artırarak yeni yukarı çekti.
Öte yandan, İngiltere’de açıklanan Nisan ayı enflasyon verisinin beklentilerin üzerinde gelmesi, İngiliz Merkez Bankasının faiz indirim alanını daralttı. Bu gelişmeyle birlikte sterlin, dolar karşısında Şubat 2022’den bu yana en yüksek seviyesine çıktı ve GBP/USD paritesi 1,362’ye kadar yükseldi. Aynı şekilde, euro da ABD doları karşısında güçlenerek EUR/USD paritesini 1,1342 seviyesine taşıdı.
Fed bekle-gör modunda kalıyor
ABD Merkez Bankasından (Fed) yetkililer ise, ticaret politikalarının etkileri konusunda temkinli açıklamalar yapmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan değerlendirmelerde, Fed yetkilileri Trump yönetiminin yürüttüğü ticaret savaşlarının ekonomik büyümeyi olumsuz etkilediğini bir kez daha vurguladı. Bu durum, Fed’in faiz politikalarında aceleci davranmayacağına işaret ediyor.
Ayrıca, ABD yönetiminin döviz kuru politikası üzerindeki gerginlikler de doların seyrini etkiliyor. Japonya Maliye Bakanı Katsunobu Kato’nun, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ile gerçekleştireceği görüşme öncesinde yaptığı açıklamalarda, kurda aşırı oynaklığın istenmeyen bir durum olduğu belirtildi. Analistler, ABD’nin döviz müdahalesine yönelik diğer ülkeleri sınırlandırma yönünde bir baskı yaptığına yönelik sinyallerin doların daha da zayıflamasına yol açabileceğini ifade ediyor.
Mortgage başvurularındaki düşüş ve ekonomik görünüm
Günün açıklama yapan Mortgage Bankers Association (MBA), 16 Mayıs ile biten haftada mortgage başvurularının sert bir şekilde düştüğünü bildirdi. Mortgage faiz oranlarının Şubat ayından bu yana en yüksek seviyeye ulaşması, bu gerilemede etkili oldu. Faiz oranlarındaki artışın tüketici güveni üzerinde baskı oluşturduğu kaydedildi.
Tüm bu gelişmelerin birleşimi, doların küresel piyasalarda değer kaybını sürdürmesine neden oldu. Dolar endeksi (DXY), piyasaların ABD varlıklarını güvenli liman olarak değerlendirme yaklaşımını kademeli olarak terk ettiğini ortaya koyuyor. Doların, G7 ülkelerinin döviz politikaları ve küresel ekonomik görünüm bağlamında daha geniş dalgalanmalara açık hale gelmesi yatırımcı davranışlarını önemli ölçüde etkiliyor.