Investing.com - Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini bir araya getiren Uluslararası Ekonomi Zirvesi’nde (UEZ 2025), dikkat çeken oturumlarından biri, “Değişen Konseptler Işığında Savunma Teknolojilerinin Geleceği” başlıklı dördüncü panel oldu.
Panelin moderatörlüğünü Ulak Haberleşme A.Ş. Genel Müdürü Ruşen Kömürcü üstlenirken, Pasifik Teknoloji’nin sponsorluğunda gerçekleşen oturumda savunma sanayisinin geleceğine yön veren şirket temsilcileri önemli açıklamalarda bulundu.
Ruşen Kömürcü, hızla değişen tehdit algıları, hibrit savaşlar ve çok katmanlı güvenlik ihtiyaçlarının savunma sektörünü köklü biçimde dönüştürdüğünü belirtti. Yapay zekânın otonom sistemlerden siber güvenliğe, hipersonik silahlardan ileri haberleşmeye kadar pek çok alanda belirleyici rol üstlendiğine dikkat çekti. Türkiye’nin 7,1 milyar dolarlık savunma ihracatı, 182 ülkeye yayılan teknoloji portföyü ve artan Ar-Ge yatırımlarıyla küresel rekabetin yeni aktörlerinden biri haline geldiğini vurgulayan Kömürcü, savunma sanayisinde yerli üretim ve uluslararası işbirlikleriyle oyunun kurallarını değiştirdiklerini ifade etti.
Yerli teknolojide kararlılık ve risk yönetimi
Pasifik Teknoloji (PATEK) Yönetim Kurulu Üyesi M. Selman Dönmez, şirket olarak Türkiye’nin savunma teknolojilerindeki dönüşümüne ciddi katkı sağladıklarını belirtti. Dönmez, insansız hava araçları, kamikaze drone’lar ve yapay zekâ destekli sistemlerle modern savaş konseptlerine uyum sağladıklarını, özellikle insansız lojistik, görüntü işleme yazılımları ve sürü sistemleri gibi modüler çözümlere odaklandıklarını ifade etti. Yerli ve milli bileşen kullanımını stratejik öncelik olarak gördüklerini ve sistemlerin birlikte çalışabilirliğini artırmaya yönelik çalışmalar yürüttüklerini aktardı.
Küresel çapta yaşanan çip krizleri, tedarik zinciri aksamaları ve siyasi ambargoların, dışa bağımlılığın stratejik bir risk olduğunu gösterdiğine değinen Dönmez, bu bilinçle kritik alt sistemleri kendi bünyelerinde geliştirmeye odaklandıklarını söyledi. Özellikle uçuş kontrol sistemleri, görev bilgisayarları ve haberleşme modüllerinin milli olarak üretildiğini belirtti. Dönmez ayrıca, yerli tedarikçilerle işbirliğini güçlendirdiklerini ve kritik stokları sürekli güncel tuttuklarını da vurguladı. Bu yaklaşımın yalnızca Pasifik Teknoloji için değil, sektörde faaliyet gösteren tüm teknoloji geliştiriciler için önemli olduğunu ifade etti.
Türk mühendisliğine küresel ilgi artıyor
Altınay Savunma Teknolojileri A.Ş. (ALTNY) Genel Müdürü Burak Mercan, Türkiye’nin savunma sanayisinde son 20 yılda ortaya koyduğu stratejik yaklaşımın uluslararası alanda büyük takdir topladığını ifade etti. İç talepteki artışa ek olarak, Türk savunma ürünlerine ve mühendisliğine yurt dışından da ciddi bir talep olduğunu vurgulayan Mercan, bu ilginin stratejik yatırımlarla desteklendiğini belirtti. Türkiye’yi örnek alan birçok ülkenin olduğunu dile getirerek, başarının temelinde yetişmiş insan gücünün yattığını söyledi.
Mercan, özellikle son 30 yılda savunma ve havacılık teknolojilerinde ciddi bir insan kaynağı gelişimi sağlandığını ifade etti. Teknolojiyi yöneten ve geliştiren insan yetiştirmenin sektördeki büyümenin temel direği olduğunu belirten Mercan, Türkiye’nin bu alanda önemli bir insan gücü altyapısına ulaştığını söyledi. Türk mühendislerinin geliştirdiği sistemlerin dünya çapında rekabet gücüne sahip olması, sektöre duyulan güveni artırıyor.
Jeopolitik kırılmalar teknolojik otonomi ihtiyacını artırıyor
SASAD Başkanı ve Kale Grubu Başkan Vekili Osman Okyay, savunma sanayisinin temel prensibinin caydırıcılık olduğunu ancak bu tanımın artık siber savaşlar, stratejik yetenekler ve entegre kabiliyet alanları gibi daha soyut kriterlerle yeniden şekillendiğini söyledi. Son dönemde yaşanan jeopolitik kırılmaların ülkeleri teknolojik ve stratejik bağımsızlığa yönelttiğine dikkat çeken Okyay, her ülkenin kendi savunma kabiliyetlerini geliştirme iradesi gösterdiğini belirtti.
Okyay, savunma alanında kendi sistemlerini geliştiren ülkelerin dahi müttefiklerle entegre operasyonlar yürütmek zorunda olduklarını hatırlattı. Türkiye’nin de bu bilinçle kendi ürünlerini geliştirme yönünde güçlü bir strateji izlediğini ve son 15-20 yılda savunma sanayisinin önemli ürün ve sistemler ortaya koyduğunu söyledi. Bu süreçte elde edilen başarıların, uluslararası normlara uygun şekilde gerçekleştirildiğini vurguladı.
Türkiye, savunma sanayisinde ilk 10 ülke arasında
Aselsan (ASELS) CEO’su Ahmet Akyol, küresel ve jeopolitik gelişmelerin savunma sanayisinin önemini artırdığını belirtti. NATO gibi güvenlik şemsiyelerinin yerini, ülkelerin kendi güvenliklerini sağlamaya yönelik arayışların almaya başladığını ifade eden Akyol, bu farkındalığın özellikle Batılı ülkelerde politika değişikliklerine yol açtığını belirtti. Türkiye’nin bu değişen döneme güçlü bir hazırlıkla girdiğini ve artık dünya savunma sanayisinde ilk 10 ülke arasında yer aldığını vurguladı.
Aselsan olarak 40 yıla yakın süredir hava savunma sistemlerine yatırım yaptıklarını ifade eden Akyol, bu yıl içinde daha fazla alt sistem ve bileşeni envantere kazandıracaklarını açıkladı. Türkiye’nin güvenlik coğrafyasını yakından takip ettiklerini ve bu kapsamda hem teknoloji hem de strateji geliştirmeye devam ettiklerini belirtti. Akyol’un açıklamaları, Türkiye’nin savunma sanayisinde elde ettiği küresel konumun istikrarlı bir şekilde güçlendiğini ortaya koydu.