Karin Strohecker / Sujata Rao
LONDRA, 20 Mart (Reuters) - Dünyanın dört bir yanından politikacılar üç yılın zirvelerini gören doların yerel para birimleri üzerindeki kıyımını durdurmak için hamle yapıyorlar. Bu durum dünyanın en büyük merkez bankalarının birlikte hareket ederek piyasalara müdahale etmesinin eli kulağında olduğu spekülasyonlarına neden oluyor.
Dolar fonlamasına olan panik talep dünya genelinde diğer para birimlerinin uzun yıllardır hiç olmadığı kadar düşük seviyelere gerilemesine neden oldu. ABD Merkez Bankası (FED) 450 milyar dolarlık takas imkanı sağladıktan sonra piyasalar biraz rahatlasa da baskı büyük ölçüde devam ediyor.
Analistler merkez bankalarının birlikte hareket ederek piyasaya müdahele etmesinin şu anda pek muhtemel gözükmediğini söylüyorlar. Ancak olağanüstü durumlar Norveç Merkez Bankası'nın 20 yıldan uzun süreden sonra ilk kez piyasaları yaptırım ile tehdit edişinde gördüğümüz gibi olağanüstü önlemler gerektirebiliyor. Merkez Bankası'nın bu hamlesi Norveç kronunun petrol fiyatlarındaki sert düşüşün ardından dolar karşısında üç haftadan kısa sürede %30 değer kaybetmesinin ardından geldi.
Doların başlıca para birimleri karşısında seyrini izleyen endeksin =USD %5 artması neredeyse diğer tüm para birimlerinin başını döndürdü. Koronavirüs salgınının ekonomiyi nasıl etkileyeceğine yönelik endişeler nedeniyle yatırımcılar ve şirketler likiditenin en yüksek olduğu para birimlerine kaçıyorlar.
Bu durum karşısında farklı ülkeler farklı tepkiler veriyorlar. Danimarka kronu desteklemek adına faizleri 15 baz puan artırırken Rusya ve Brezilya gibi ülkeler doğrudan dolar alma yoluna gidiyorlar. Güney Afrika da acil durumda müdahele edebileceğini belirtiyor. Bank müşterilerine, "Şu anda sorunlara neden olan ve yatırımcıları küresel varlıkları satışa yönelten para birimi dolardır" şeklinde açıklamada bulundu.
Peki doların nasıl dizginleneceği sorusunun cevabı büyük çaplı küresel bir müdahalede yatıyor olabilir mi?
Merkez Bankalarının çoğu, İsviçre istisnası dışında, piyasaların kurları belirlemesine izin vermeyi taahhüt ederler. Buna rağmen Norveç'in hamlesi birçok kişinin takdirini kazanırken Danimarka Bankası ekonomistlerinden Frank Jullum "evi, arabayı satıp" krona yatırım yapılması çağrısında bulundu.
Merkez bankalarının müdahaleleriyle ilgili tek sorun bu hamlelerin bireysel olarak merkez bankalarının yeterli mühimmatı olmadığından başarısızlıkla sonuçlanmasıdır. Ancak 11 Eylül terör saldırısının ardından ABD'de ve 2011'de Japonya'da yaşanan tsunami felaketinin ardından G7 ülkelerinin birlikte hareket ederek ani saldırı tehdidi yeni kontrol altında tutmaya yardımcı olmuştu.
Bir diğer alternatif ise ABD'nin tek başına hareket etmesi. Bazı görüşlere göre ABD ekonomisinin resesyona doğru ilerlediği bir dönemde ABD doların güçlü durumundan hoşnut değil. Fed daha önce 90'lı yılların başında George H.W. Bush döneminde dolara karşı böyle bir hamlede bulunmuştu.
UBS Küresel Varlık Yönetimi şirketinde Yatırım İşlemleri biriminde döviz stratejileri yöneticisi olan Thomas Flury, "ABD piyasalara müdahale etmek dışında tüm araçlarını devreye soktu. Doların artı yönlü hareketi sürdükçe ABD'nin müdahale etme ihtimali de artacaktır" diyor.
Flury, "Aynı daha önceki krizlerde olduğu gibi merkez bankalarının müdahaleleri yalnızca dövizi değil ayrıca varlık piyasasını ve kredi marjlarını da aşağı çektiği için müdahale etmek isteyeceklerdir" dedi.