Investing.com - ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı “karşılıklı” gümrük vergileri sonrası küresel yatırımcıların Amerikan tahvillerine olan ilgisi zayıflarken, sermaye gelişen piyasaların sabit getirili varlıklarına yöneliyor. JPMorgan’ın (JPM) verilerine göre, 2-25 Nisan tarihleri arasında gelişen piyasa yerel para cinsi tahvil getirileri 13 baz puan düşerken, aynı dönemde 10 yıllık ABD tahvil getirileri 7 baz puandan fazla yükseldi. Bu farklılaşma, yatırım eğilimindeki değişimin net bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
Brandywine Global Investment Management portföy yöneticisi Carol Lye, özellikle Meksika, Brezilya ve Güney Afrika gibi ülkelerin tahvillerine olan talebin gözle görülür biçimde arttığını kaydetti. Lye, reel getirilerin hâlen yüksek seviyede olduğunu ve yatırımcıların doların zayıflamasından fayda sağlamak üzere bu piyasalara yöneldiğini ifade etti. Gelişen piyasalardaki sabit getirili varlıklara olan ilgi, yerel para birimlerine olan yönelimi de beraberinde getiriyor.
Gelişen piyasalar ABD’li varlıklara alternatif haline geliyor
Mobius Emerging Opportunities Fund Başkanı Mark Mobius, bu eğilimi “yerel yatırımcıların portföylerini ABD piyasalarından çeşitlendirme çabası” olarak nitelendirdi. Mobius, gelişen piyasa tahvillerinde yerel para birimlerine olan maruz kalmanın, yatırımcıların ABD devlet tahvillerinden çıkmasını teşvik ettiğini belirtti. Yerel tahvillerin avantajı, yüksek reel getiri potansiyelini sürdürürken uluslararası yatırımcıya döviz çeşitliliği sağlama kapasitesine dayanıyor.
Analistler, ABD tahvillerindeki satış dalgasının yalnızca gelişmekte olan ülkelere değil, aynı zamanda Japonya ve Euro Bölgesi gibi gelişmiş piyasalardaki devlet tahvillerine olan ilgiyi de artırdığını fakat bu yönelimin beklenen ölçüde sıra dışı olmadığını vurguluyor. Buna karşılık, gelişen piyasalara yönelik geniş çaplı sermaye hareketlerinin geçmişe kıyasla dayanıklılık gösterdiği aktarılıyor.
Altın tek güvenli liman olarak öne çıkıyor
Trump yönetiminin dış ticaret politikaları sonucu ABD tahvillerine duyulan güvenin sarsılması, yatırımcıları geleneksel güvenli liman olarak görülen altına yönlendiriyor. Natixis emtia analisti Bernard Dahdah, güvenli liman arayışında dolar ve ABD Hazine tahvillerinin rolünün kaybı nedeniyle yatırımcıların artık gözünü tamamen altına çevirdiğini belirtti. Dahdah, halihazırda yaşanan bazı jeopolitik gerginliklerin geçici olarak yatışmış olsa da ortadan kalkmadığını, bu nedenle yeni bir kriz ortamında altın fiyatlarında yeniden sert yükselişlerin yaşanabileceğini ifade etti.
Analistin değerlendirmesine göre, Trump’ın %10’luk ithalat vergisi uygulaması sonrası altında yaşanan düşüş sürpriz olmadı. Dahdah, yılın kalan bölümünde altının ons fiyatının ortalama 3.150 dolar civarında seyretmesini, 2026 yılında ise bu ortalamanın 3.360 dolara yükselmesini bekliyor. Ancak bazı senaryolarda, örneğin Çin’in sistematik şekilde ABD tahvili satması veya ABD Hazine tahvillerinin güvenli liman statüsünün tamamen kaybedilmesi durumunda, altın fiyatları 4.000 dolar/ons seviyesini aşabilir.
MMF’lerden çıkışlar altının yükselişini destekliyor
Bernard Dahdah, yatırımcıların dikkatle izlemesi gereken kilit göstergenin ABD para piyasası fonları (MMF) olduğunu söyledi. Natixis’e göre, finansal krizden bu yana MMF’lerdeki en sert çıkışlar yaşanıyor. Bu durum, yatırımcıların ABD Hazine varlıklarına duyduğu güven kaybını açık biçimde ortaya koyuyor.
MMF’lerde devam eden sermaye çıkışlarının altın üzerindeki fırsat maliyeti baskısını azalttığını belirten Dahdah, bunun altın fiyatlarını destekleyici bir unsur olduğuna dikkat çekti. Mevcut veriler ışığında altının 3.000 dolar/ons seviyesinde taban oluşturduğu değerlendirilirken, uzun vadede bu seviyenin sağlam temellere dayandığı ifade ediliyor. Bu eğilimin sürmesi durumunda altın, yıl sonuna kadar potansiyel olarak 4.000 doları aşabilecek tek “klasik” güvenli liman alternatifi haline gelebilir.