Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser Avrupa Birliği (AB) ve ABD arasında bir serbest ticaret anlaşmasının(TTIP) Türkiye için sanıldığı kadar olumsuz olmadığını söylüyor.
BBC Türkçe Servisi´nin haberine göre, Brookings Enstitüsü için bir makale kaleme alan Raiser, Türkiye´nin en büyük kaygısının TTIP anlaşmasıyla ABD mallarının gümrüksüz biçimde Türkiye pazarına gireceği, buna karşılık Türk mallarının ABD´de gümrüğe tabi olmaya devam edeceği olduğunu hatırlatıyor ve "Buna tercihli mal erozyonu da diyebiliriz" diyor.
Ancak Raiser, bu dezavantajın sanıldığı kadar büyük olmadığı görüşünde:
"Tercihli mal erozyonunun Türkiye´ye maliyetinin 130 milyon dolar olacağını hesaplıyoruz. Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var: TTIP menşei düzenlemeleri konusunda liberal olacak. Aynı zamanda ABD ve AB kalite standartları mevzuatlarını bir bütünlük içine sokacaklar.
Türkiye, Gümrük Birliği sayesinde ABD pazarına çok daha rahat bir giriş sağlayabilir. Bu da tercihli mal erozyonu maliyetini fazlasıyla karşılar."
Raiser´e göre Türkiye´nin TTIP´nin dışında kalması durumunda ise maliyet çok daha yüksek olabilir.
Dünya Bankası Türkiye Direktörü böyle düşünmesinin gerekçesini ise "Türkiye kalite standartlarının TTIP bünyesinde tanınmaması, ihracatçının bu pazarlara girişini engeller" sözleriyle aktarıyor.
setpage
Ancak Raiser´e göre TTIP´nin dışında kalınmasının en büyük dezavantajı mal ticaretine değil, hizmet sektörünün geleceğine dair:
"Türkiye´nin TTIP´den elde edebileceği en büyük avantaj hizmet sektöründe. Türkiye´nin hizmet sektörleri dışa açılmamış durumda. Ülke turizm ve ulaşım geleneksel hizmet sektörlerinde oldukça güçlü. Ancak finans, muhasebe, tasarım ya da bilişim gibi modern hizmet sektörlerinde potansiyelinin altında."
Martin Raiser bu son saydığı sektörlerin rekabete açılmasıyla Türkiye´ye gelecek olan yabancıların, yerli hizmet üreticilerini daha rekabetçi olmaya zorlayacağını öngörüyor ve ekliyor:
"Aynı 20 yıl önce Gümrük Birliği´nin Türk sanayisi üzerinde yarattığı gibi yapıcı bir baskı oluşabilir."
GÜMRÜK BİRLİĞİ REVİZE EDİLMELİ
Raiser yazdığı makalede Gümrük Birliği´nin de artık modern ihtiyaçlara karşılık veremediğini söyleyerek revize edilmesi gerektiğini vurguluyor:
"Gümrük Birliği´nin hizmet ve tarım sektörlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi, Türkiye için 2 milyar dolarlık bir refah kazancı anlamına gelir. Gümrük Birliği´nin bu şekilde genişlemesi Türkiye´nin rekabet gücünü de artırır."
BBC Türkçe Servisi´nin haberine göre, Brookings Enstitüsü için bir makale kaleme alan Raiser, Türkiye´nin en büyük kaygısının TTIP anlaşmasıyla ABD mallarının gümrüksüz biçimde Türkiye pazarına gireceği, buna karşılık Türk mallarının ABD´de gümrüğe tabi olmaya devam edeceği olduğunu hatırlatıyor ve "Buna tercihli mal erozyonu da diyebiliriz" diyor.
Ancak Raiser, bu dezavantajın sanıldığı kadar büyük olmadığı görüşünde:
"Tercihli mal erozyonunun Türkiye´ye maliyetinin 130 milyon dolar olacağını hesaplıyoruz. Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var: TTIP menşei düzenlemeleri konusunda liberal olacak. Aynı zamanda ABD ve AB kalite standartları mevzuatlarını bir bütünlük içine sokacaklar.
Türkiye, Gümrük Birliği sayesinde ABD pazarına çok daha rahat bir giriş sağlayabilir. Bu da tercihli mal erozyonu maliyetini fazlasıyla karşılar."
Raiser´e göre Türkiye´nin TTIP´nin dışında kalması durumunda ise maliyet çok daha yüksek olabilir.
Dünya Bankası Türkiye Direktörü böyle düşünmesinin gerekçesini ise "Türkiye kalite standartlarının TTIP bünyesinde tanınmaması, ihracatçının bu pazarlara girişini engeller" sözleriyle aktarıyor.
setpage
Ancak Raiser´e göre TTIP´nin dışında kalınmasının en büyük dezavantajı mal ticaretine değil, hizmet sektörünün geleceğine dair:
"Türkiye´nin TTIP´den elde edebileceği en büyük avantaj hizmet sektöründe. Türkiye´nin hizmet sektörleri dışa açılmamış durumda. Ülke turizm ve ulaşım geleneksel hizmet sektörlerinde oldukça güçlü. Ancak finans, muhasebe, tasarım ya da bilişim gibi modern hizmet sektörlerinde potansiyelinin altında."
Martin Raiser bu son saydığı sektörlerin rekabete açılmasıyla Türkiye´ye gelecek olan yabancıların, yerli hizmet üreticilerini daha rekabetçi olmaya zorlayacağını öngörüyor ve ekliyor:
"Aynı 20 yıl önce Gümrük Birliği´nin Türk sanayisi üzerinde yarattığı gibi yapıcı bir baskı oluşabilir."
GÜMRÜK BİRLİĞİ REVİZE EDİLMELİ
Raiser yazdığı makalede Gümrük Birliği´nin de artık modern ihtiyaçlara karşılık veremediğini söyleyerek revize edilmesi gerektiğini vurguluyor:
"Gümrük Birliği´nin hizmet ve tarım sektörlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi, Türkiye için 2 milyar dolarlık bir refah kazancı anlamına gelir. Gümrük Birliği´nin bu şekilde genişlemesi Türkiye´nin rekabet gücünü de artırır."