Araştırma ve danışmanlık şirketi AGS GLOBAL’in yaptığı ankette, Türk iş dünyası, ABD’ye karşı “olumsuz” bir bakışa sahip olduğunu belirtirken, terör unsurlarına verilen destek ve özellikle bölgede Türkiye’ye karşı izlenen politikalardan dolayı ABD’yi güvenilir bir ortak olarak görmediğini bildirdi.
AGS GLOBAL’den yapılan açıklamaya göre, şirket, ABD, AB ve Rusya’ya bakış açısına dair farklı sektörlerden 393 iş insanının katılımıyla bir anket çalışması gerçekleştirdi.
Araştırmaya katılan Türk iş insanlarının yüzde 66’sı ABD’ye karşı “olumsuz” bakışa sahip olduklarını ifade etti. ABD’ye bakış açılarına yönelik soruya katılımcıların yüzde 13’ü “olumlu”, yüzde 21’i “ne olumlu ne olumsuz” yanıtını verdi.
Rusya’ya “olumlu” bakanların oranı yüzde 25 iken, “olumsuz” bakanların oranı yüzde 24 oldu. Katılımcıların yüzde 51’i ise Rusya’ya karşı “nötr” olduklarını dile getirdi.
İş dünyasının Türkiye’nin AB üyelik sürecini destekleyip desteklemediğine ilişkin soruda ise yüzde 57 ile “hayır” önde çıktı. Ankete katılan iş insanlarının yüzde 43’ü Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecini desteklediğini kaydetti.
– ABD’ye karşı olumsuz algının nedeni “güvensizlik”
ABD’ye olumsuz bakan iş insanlarında bu algıyı tetikleyen ve besleyen temel unsur “güvensizlik” duygusu oldu.
İş çevreleri, terör unsurlarına verilen destek ve özellikle bölgede Türkiye’ye karşı izlenen politikalardan dolayı ABD’yi güvenilir ortak olarak görmediğini bildirdi.
ABD’ye karşı olumlu bakışa sahip iş çevrelerinin çıkış noktası ise uzun yıllara dayanan müttefiklik ilişkisi oldu. ABD’nin bilim, teknik ve inovasyonda önemli bir ekosisteme ev sahipliği yapması da olumlu bakışı etkiledi.
ABD için olumlu ya da olumsuz bir düşüncesi olmayanlar, temel dayanak olarak siyasi gerginliklerin geçeceği, reel politikanın ve aklı selimin galip geleceği, ekonomik ve siyasi ilişkilerin normalleşeceği beklentisinde olduklarını ifade etti.
– Rusya rasyonel yaklaşımla ele alınması gereken bir komşu
Rusya’ya karşı olumlu bakan iş insanları “komşuluk” üzerinde dururken, özellikle iki taraflı iyi niyetli çabaların yapıcı ve net tutumların bu algıda etkili olduğunu kaydetti.
Rusya için olumlu ya da olumsuz bir düşüncesi olmayan her iki kişiden birine göre bunun birçok sebebi var. Özellikle Rusya’nın rasyonel ve pragmatik yaklaşımla ele alınması gereken bir komşu olarak değerlendirilmesi, ekonomik ve siyasi ilişkilerde konjonktürel değişimin hesap edilmesi gerekliliği, iş dünyasını “nötr” düşünceye sevk eden temel sebepler arasında yer aldı.
Rusya’ya olumsuz bakış açısına sahip iş insanlarını bu algıya iten ana sebep ise özellikle bölgede yaşanan gerilimler oldu. Rusya’nın yayılmacı ve Orta Doğu’da iç işlere müdahale eden yapısı ile enerji fiyatlarına sıkı sıkıya bağlı ekonomisi, olumsuz algıyı oluşturan nedenler olarak sıralandı.
– AB’nin tutumu hayal kırıklığına yol açtı
Türkiye’nin AB üyelik sürecini desteklemeyen iş çevrelerine göre, Avrupa’nın eskimiş olması, dünyanın siyasi ve iktisadi ağırlık merkezinin doğuya kayıyor olması ve Brexit sonrası birliğin geleceğinin belirsizliği, olumsuz algının temel parametreleri oldu.
Bunların yanında son dönemde yaşanan vize süreçleri, 15 Temmuz darbe girişiminde AB’nin tutumu ve birlik üyesi ülkelerle yaşanan gerilimler Türk iş dünyasında hayal kırıklığına yol açan diğer unsurlar arasında yer aldı.
AB’ye üyelik sürecine “evet” diyen Türk iş dünyasına göre ise özellikle ekonomik refah, gelişmişlik düzeyi ve ihracatın büyük kısmının gerçekleştiği coğrafya olması açısından AB perspektifi, hala en iyi alternatif ve sürdürülmesi gereken bir süreç konumunda bulunuyor.
– “Batının liderlik krizi ve ezber bozan Türkiye”
AGS Global Araştırma Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güler, araştırmaya ilişkin değerlendirmesinde, Türk iş dünyasının tutumu doğrultusunda çıkan sonuçların esasen 3 sacayağı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Bunların ilki, yeni konjonktürrün ve yeni Türkiye’nin müesses nizam, yani batı tarafından hala eski ezberler üzerinden okunmaya çalışılması ve buna verilen reaksiyon. İkincisi her kafadan ayrı ses çıkan, çelişkili açıklamalar yapan ve uzunca bir süredir liderlik krizi yaşayan AB’nin aynı hastalığı ABD’ye bulaştırması. Özellikle Trump sonrası yaşanan liderlik sorunu ve çelişkili yönetim anlayışı olumsuz algının artışına sebep olmuştur. Batıda yaşanan liderlik sorununa mukabil Rusya’nın ise böyle bir probleminin olmaması algısal olarak olumlu sonuçlar doğurmuştur. Üçüncüsü ise dünyanın siyasi ve ekonomik ağırlık merkezinin Asya-Pasifik bölgesine kaymasının dikkatleri bu bölgeye çekmesi. Bu sebeple batıdan duygusal kopuşların daha kolay hale geldiği bir dönemdeyiz.”