Can Sezer / Ceyda Caglayan
İSTANBUL, 27 Ocak (Reuters) - Nükleer programı nedeniyle batılı ülkelerle yaptığı anlaşma sonucunda ambargoların kalkmasının ardından en az Türkiye kadar büyük bir pazar olan İran'ın kısa vadede Türk ihracatçıları için potansiyel oluşturması beklenirken; orta vadede ise İran otomotiv, çelik ve çimento başta olmak üzere bazı sektörlerde Türkiye'ye rakip olabilir.
Türkiye'nin en büyük ihracatçı sektörlerinden yetkililer İran'ın şu anda üretim teknolojileri bakımından Türkiye'nin gerisinde olduğunu, ancak benzer ürünler üzerine kurulu İran sanayinin devlet destekleri ve ucuz enerji nedeniyle orta vadede Türkiye'ye rakip olabileceğini belirtiyorlar.
Nükleer programı nedeniyle 2012'den bu yana ABD ve AB'nin sıkı ekonomik yaptırımları altında bulunan İran, nükleer programını sınırlaması karşılığı yaptırımların kaldırılmasıyla birlikte dünyanın neredeyse her ülkesinin ticaret ilişkisi kurmak için birbiriyle kıyasıya rekabet ettiği bir ülke haline geldi.
Yaptırımların kaldırılmasının ardından İran son iki haftada Avrupalı uçak üreticisi Airbus'tan 160 uçak alabileceğini belirtti. Avrupalı otomotiv üreticileri yatırım için İranlı şirketlerle ortaklık ön anlaşmaları yaparken, İtalyan şirketler çelik ticareti ve yatırımını kapsayan anlaşmalar imzaladı.
Yaptırımlar nedeniyle İran ile geçmişe dayanan ticaret bağlarını kesmek zorunda kalan sektörler ve Türk şirketler çeşitli kanallarla tekrar ilişki kurmak istiyorlar.
Geçen yıl Türkiye'nin ihracatının yaklaşık yüzde 15'ini gerçekleştiren otomotiv sektöründe parça tedarikçilerini temsil eden TAYSAD'ın Başkanı Mehmet Dudaroğlu, Türkiye'nin iki kat büyüklüğünde otomotiv pazarına sahip İran'da yaptırımlar nedeniyle üretilen modellerin teknolojik olarak geri kaldığına dikkat çekerek şöyle dedi:
"Türk tedarikçiler, Avrupalı üreticilerle uzun yıllardır çalışıyor olmanın önemli bir avantajını yaşıyor. Ancak, özellikle sanayiyi teşvik eden devlet politikası ve maliyetlerin daha düşük olması durumunda, gelecekte İran pazarı yeni rakibimiz olarak konumlanabilir. Dolayısıyla, İran üzerine eğilinmesi gereken büyük bir pazar, çok yakın mercek altına aldık."
Ambargo öncesine kadar 20 yıl İranlı otomotiv üreticileri için parça üreten Kanca Çelik ve Makina'nın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Kanca ise, İran'a ihracat konusunda sıkı rekabete maruz kalacaklarını ifade ederek, "İran'a yatırım yapılması zor... (Şu an) herkes bir şey satmaya gidiyor. Avrupalılar da bir şey satmaya gidiyor. Biz oraya gidip bir dönem ancak bir şeyler satmaya çalışacağız Avrupalıların yanında" dedi.
Türk imalatçılar, İran'ın imalatçılara devlet desteği vermeye meyilli olduğuna dikkat çekerek, İranlı üreticilerin çok kısa zamanda olmasa bile kendileriyle aralarındaki farkı kapatabileceğine işaret ediyorlar.
Kanca, "İnanılmaz bir devlet desteğiyle büyütülmeye çalışılan bir sanayi var. Ambargoya kadar ağzını açan herkese devlet CNC tezgahı veriyordu" diyor.
İhracattan yüzde 7 pay alarak Türkiye'nin dördüncü büyük ihracatçısı olan çelik sektörü temsilcileri de İran'ın sektörde rekabet gücünü artıran maden ve enerji kaynaklarına dikkat çekiyor.
İRAN'IN UCUZ ENERJİ AVANTAJI VAR
Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci, "Maden ve enerji kaynaklarına sahip olması ülkedeki çelik üreticileri için çok ciddi bir avantaj. Her iki ülkenin çelik sanayileri neredeyse aynı ürünler üzerine kurulu... (İran) önümüzdeki dönemde üretiminin bir kısmını ihraç edebilecek potansiyele sahip ve Türk çelik sektörünün karşısına rakip olarak çıkabilir" diyor.
Türkiye'nin İran'a 2010'da 1 milyon ton seviyesinde gerçekleşen çelik ihracatı, ekonomik yaptırımlar nedeniyle 2015 itibariyle ise 103,614 tona kadar geriledi.
Çimento üreticileri de enerji fiyatlarının Türkiye'ye göre çok ucuz olduğu İran ile orta vadede rekabetin artacağını belirtirken; Türkiye'nin başlıca çimento üreticilerinden bir yönetici, "Çimentonun en büyük girdi maliyeti enerji. İran'da enerji çok ucuz. Bu da çimentonun bize göre çok ucuz olmasına destek veriyor. Bu yüzden rekabeti artıracaktır" dedi.
İRAN ZORLU REFORMLARA GİDERSE TÜRKİYE'YE RAKİP OLUR
İran ekonomisi IMF verilerine göre Batılı ülkelerin yaptırımları nedeniyle 2012-2013 arası dönemde yaklaşık yüzde 8 daraldı. Ülkenin 2016-2018 döneminde her yıl ortalama yaklaşık yüzde 4.2 büyümesi bekleniyor. IMF'ye göre aynı dönemde Türkiye'nin her yıl yüzde 3.4 büyümesi öngörülüyor.
İran'ın ithalatının ise yine IMF tahminlerine göre bu yıl yüzde 16, bir sonraki yıl yine yüzde 10'un üzerinde büyümesi bekleniyor.
Ekonomisinin büyümesi öngörülen İran'ın hızla dışarıdan yatırım çekmekte, yani yeni üretim teknolojileri getirmekte zorlanacağını ifade eden Kanca, "Yabancı yatırım çekmeleri gerekecek, ancak yatırım ortamını iyileştirmeleri zor, çünkü hukuki sistemi değiştirmeleri gerekiyor" dedi.
Türkiye'nin yabancı yatırımları kolaylaştıracak benzer değişiklikleri AB'ye üyelik süreci sayesinde hızlandırabildiğine dikkat çeken Kanca sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin de yaşadığı sıkıntıları var ve biz ne kadar sürede Avrupa Birliği çıpasıyla yükselebildik. Onların böyle bir çıpası da yok."
İran'da imalat sanayi yatırımlarının önünü açmak için reform gerektiğini belirten imalatçılar, reform ivmesinin yakalanması halinde iki ülke arasında çetin bir rekabet oluşabileceğini belirtiyorlar.
Kanca, "Çok büyük bir ekonomi... Muhtemelen önümüzdeki birkaç yıl içinde büyük reformlar yapacaklar... En azından ambargonun kalkmasıyla beraber (reformlar için) kapı açılmış durumda. Bugüne kadar iç dinamikler bunu engelliyordu. İçeriden bir reform olabilirse, İran ile Türkiye uzun yıllar ciddi rekabet içine girebilir, aslında bu rekabet de her iki ülkeye faydalar sağlayabilir" dedi.
Türkiye'nin İran'a ihracatı son üç yılda ortalama yılda 3.8 milyar dolar olurken, İran'dan bunun iki katından fazla ithalat yapıyor. İran yıllık 10 milyar metreküp kontratıyla Rusya'nın ardından Türkiye'ni en iyi ikinci tedarikçisi durumunda bulunuyor.
(Habere katkıda bulunan Ebru Tuncay; Redaksiyon Orhan Coşkun)