Orhan Coskun / Tulay Karadeniz
ANKARA, 18 Ocak (Reuters) - ABD'nin Suriye'den askeri birliklerini çekme sürecinde Ankara ve Washington'un Suriye'deki Kürt gruplar konusunda nasıl bir yol izleyeceğine dair görüş ayrılıkları iki ülkeyi Fırat'ın doğusunda bir güvenli bölge oluşturulmasına dair müzakerelere taşıdı.
Ankara güvenli bölgenin güvenliğinde Türk ordusunun ve istihbaratının rol oynamasını, bölgede yerel yönetimlerin kurulmasını, ABD'nin sürece lojistik ve maddi destek sağlamasını talep ederken, bu bölgede PYD/YPG unsurlarının herhangi bir süreçte rol oynamasına kesin bir şekilde karşı çıkıyor.
Güvenli bölgeye ilişkin detayların uzun müzakereler gerektirdiğine dikkat çeken analistlerse, bölgeden hızla çekilmeyi düşünen ABD'nin güvenli bölgeye vereceği desteğin sürdürülebilir olmayabileceği uyarısında bulunurken, böyle bir bölgenin kurulmasına Rusya'nın yeşil ışık yakmasının da önemine dikkat çekiyor.
Ankara Suriye krizi sırasında özellikle de mülteci akınının yoğun dönemlerinde, bu akımı durdurabilmek için Suriye'de bir güvenli bölge kurulması çağrısında bulunmuş ancak uluslararası toplumdan somut bir destek bulamamıştı.
ABD'nin Suriye'den çekilme sürecinde DEAŞ'a karşı mücadelede işbirliği yaptığı Kürt gruplar PYD/YPG'ye karşı Türkiye'nin bir operasyon düzenleme olasılığının ardından ABD Başkanı Trump "güvenli bölge" yi gündeme getirdi.
Yaptığı açıklama ile "Kürtleri hedef alması halinde Türk ekonomisinin harap olacağını" belirten Trump Suriye'de bir güvenli bölge kurulması çağrısında bulundu.
Trump tarafından 20 mil (32 km) genişliğinde olması teklif edilen Fırat'ın doğusunda yer alacak ve Irak sınırına doğru uzanacak bu güvenli bölge hattında Ankara daha önce Suriye'de Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı operasyonları ile kontrolü ele geçirilen bölgelerdeki gibi bir yapı oluşturulmasını istiyor.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, kabine toplantısının ardından yaptığı basın toplantısında "Buranın kontrolü Türkiye'de olacak. Burada Türkiye'nin askeri konuşlanmasıyla, istihbari faaliyetleriyle, yerel halkın sürece dâhil edilmesiyle bir güvenli bölge oluşturulacak. Aslında şu anda Cerablus-El Bab hattında, Afrin'de ve oradan İdlib'e uzanan coğrafyada bu gerçekleştirilmiş durumda; bu saydığım coğrafya içerisinde ne rejim unsurları var, ne PKK-PYD-YPG unsurları var, ne de DEAŞ unsurları var, buralar güvenli bir bölge hâlinde yerel halk tarafından, yerel kent konseyleri tarafından yönetilmekte. Benzer bir model Münbiç'te ve Fırat'ın doğusunda da rahatlıkla uygulanabilir" dedi.
Reuters'a konuşan bir Türk yetkili de "Güvenli hat kontrolü Türkiye'de olacak. Ancak Türkiye'ye lojistik destek verilmesi gerekiyor. Bunlar bazı üsler, mali destek ve diğer destek alanları vs olabilir. Bu konuda ABD yönetiminin bazı adımlar atmasını bekliyoruz. Son Erdoğan-Trump görüşmesinden sonra bu konuda daha somut gelişmeler görebiliriz" dedi.
Ankara Fırat'ın doğusunda bulunan ve PKK ile bağlantıları nedeniyle Türkiye'nin "terör örgütü" olarak nitelendirdiği Kürt gruplar PYD/YPG'nin ya da Suriye Demokratik Güçleri'nin güvenli bölgenin tamamen dışında kalmasını talep ediyor.
"Bu anlaşmada SDG'nin taraf olması, destek vermesi gibi bir durum hiçbir şekilde söz konusu olamaz. Güvenli bölgeye yardım etmeleri bir seçenek bile değil" diyen Türk yetkili de "ABD ile konuşulan konulardan biri boşaltılan yerlerde yönetim konusuydu. Hatta karşılıklı olarak PYD'den boşaltılacak alana kimlerin yerleştirileceğinin yanı sıra burada yönetimin kimlerden oluşacağına kadar bir çalışma oluyordu. Bu konuda yakın zamanda kimlerin yönetimi alacağı konusunda uzlaşma sağlanır" dedi.
ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Türkiye ile sınır bölgesinde istikrarı sağlayacak anlaşma ve çözümlere ulaşmayı umduklarını açıkladı. yetkililer Trump'ın önerdiği hattın 20 mil olduğunu belirtmekle beraber bazı noktalarda bu hattın daha da derine inebileceğini belirtiyor.
Türkiye bu süreçte ABD'den lojistik destek beklerken, güvenli bölge oluşturulduktan sonra başlatılacak yeniden imar sürecinde de başta DEAŞ karşıtı koalisyon olmak üzere uluslararası toplumdan mali destek bekliyor.
RUSYA'NIN GÜVENLİ BÖLGEYE BAKIŞI
Ankara'nın önerdiği bu güvenli bölgeye ABD'nin onay verip vermeyeceği yapılacak müzakerelerde netleşecek. Konuyla ilgili ilk görüşme iki ülkenin genelkurmay başkanları arasında bu hafta Brüksel'de yapıldı.
Ankara, YPG/PYD ile ABD arasındaki organik bağın kesilmesini talep ediyor ancak TEPAV güvenlik analisti Nihat Ali Özcan da "ABD'nin anladığı güvenli bölge, madem PKK size buradan saldırıyor, o halde ben PKK'nın silahlı unsurlarını buradan 30 km güneye çekiyorum şeklinde. Kalan bölgelerin yönetimini de şehrin yerel ahalisi yürütecek. Ama ABD önerisine göre bu yerel ahaliyi Kürtler kendi aralarında YPG olarak organize etmişlerse onlar yönetecekler... Tartışılması gereken çok şey var" dedi.
"Ankara'nın güvenli bölge anlayışı Washington'dan farklı olabilir" diyen EDAM Savunma analisti Can Kasapoğlu "Birincisi bu bölgenin, YPG/PYD'nin varlığının korunmasını değil, NATO üyesi Türkiye'nin milli güvenliğini esas alması gerekir. İkincisi de bu güvenli bölgenin ötesinde, PYD/YPG'ye, kalıcı bir otonominin zeminini hazırlayan hiçbir jeopolitik kazanım bırakılmaması gerekir" değerlendirmesinde bulundu.
Analistler Suriye sahasındaki en önemli aktörlerden Rusya'nın güvenli bölgeye nasıl bakacağının Ankara-Washington hattındaki müzakereler kadar önemli olduğuna dikkat çekiyor. Erdoğan 23 Ocak'ta Moskova'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suriye'deki bu kritik gelişmeleri değerlendirecek.
"Güvenli bölge daha kalıcı bir varlığa işaret ediyor, o bakımdan Rusya'nın buna itiraz edeceğini çünkü Rusya'nın burada temel amacının bu bölgenin bir an önce rejimin kontrolüne girmesi olduğunu düşünüyorum" diyen Carnegie Endowment analisti Sinan Ülgen Rusya'nın Kürt gruplara yönelik bir askeri operasyona geçici olması şartıyla güvenli bölgeden daha sıcak bakabileceğini belirtti.
Türk yetkili de "Güvenli bölge, tüm taraflar için etkisi olacağından sahadaki her aktörü ilgilendiren bir durum. Ancak şu aşamada atılabilecek en sağlıklı ve doğru adım olduğu bir gerçek. Diğer ülkelerin de buna destek vermesini bekliyoruz" dedi.
Ülgen ise Suriye'den hızla çekilmek isteyen ABD'nin güvenli bölge için sağlayacağı desteğin "kalıcı olmayacağı" uyarısında bulundu ve "Türkiye'nin bölgede askeri nüfuz konusunda daha etkin olan Rusya'yı da ikna etmesi zorunlu olacak. Rusya'ya rağmen ABD desteği ile güvenli bölgeyi oluşturmaya kalkmak çok riskli bir yol olur" dedi.