Humeyra Pamuk
İSTANBUL, 11 Eylül (Reuters) - Avusturyalı enerji şirketi OMV, 2013 yılında Türkiye'de elektrik santrali işletmeye başladığında, ülkenin elektrik sektörü, piyasanın serbestleştirileceği vaatleri ve Çin dışındaki en yüksek büyüme tahminleri ile yabancı yatırımcıların gözdesi oldu.
OMV beş yıl sonra, Türkiye'deki tesisini başlangıçta yatırdığı 600 milyon euronun yarısına sattı. Türkiye'nin enerji şirketleri, TL'nin değer kaybettiği ve enerji maliyetlerinin arttığı bir ortamda bankalarla borçlarını yeniden yapılandırma görüşmeleri yapıyorlar.
Vaat edilen liberalizasyonun ancak kısmen sağlanması ve devlete ait tesislerin bazen piyasa fiyatlarının altına inmeleri nedeniyle, özel şirketlerin marjları, şimdiki TL krizi döviz kredilerindeki geri ödeme maliyetlerini artırmadan önce bile daralmıştı.
Viyana'da OMV sözcüsü "Türkiye artık ürün portföyümüze uymuyor" dedi. OMV'nin eski CEO'sunun Türkiye yatırımlarını bir "hayal kırıklığı" olarak nitelendirmesinin üzerinden iki yıl sonra, tümüne sahip olduğu akaryakıt perakendecisi Petrol Ofisi'ni de 2017'de sattı.
Kendi marjlarının daralmasıyla, pek çok enerji şirketi nakit akışlarını istikrarlı tutmaya çalışırken ve alıcı bulmakta zorlanırken, bu durum Türkiye ekonomisi ve hâlâ büyük ölçüde devlet tarafından düzenlenen elektrik piyasası için görünümü karartıyor.
Bir elektrik üretim şirketinde çalışan bir sektör kaynağı, "Daha fazla nakit sıkıntısı göreceğiz. Özel sektörün veya devletin kendi taahhütlerini yerine getiremediği bir senaryoyu düşünmek istemiyorum" dedi.
Boston Consulting Group ve TÜSİAD tarafından hazırlanan bir rapora göre, son 15 yılda büyük ölçüde ucuz kredi ile finanse edilen toplam 95 milyar dolarlık yatırım Türkiye elektrik piyasasına akıtıldı. Bunun yaklaşık 50 milyar dolarlık kısmı hâlâ geri ödenecek.
TL'nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın daha yüksek faiz oranlarına karşı çıkışı ve ABD ile sert bir diplomatik anlaşmazlığın yarattığı kaygılar nedeniyle bu yıl yüzde 40 değer kaybetmesinin ardından enerji şirketleri de dahil olmak üzere birçok Türk şirketi borçlarını yeniden yapılandırmaya çalışıyorlar.
Gama Holding, Türkiye genelinde yaklaşık 1,100 MW kurulu güce sahip hidroelektrik, rüzgar ve doğalgazdan elektrik üreten Gama Enerji'deki hisselerinin bir kısmı da dahil olmak üzere varlıklarının kısmen satmak için ilgili görüşmeler yapıyor.
Bu tür finansman sorunları, Türkiye için umut verici bir pazar olan yenilenebilir enerji sektörü için bile görünümü gölgeliyor. Kısa vadede finansman isteyen daha az proje bekleyen Fitch, geçen ay Türkiye'nin güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesi için kısa vadeli tahminlerini düşürdü.
Türk enerji şirketinde üst düzey bir yönetici, "(Enerji)şirketleri art arda iflas başvurusunda bulunursa bu sürpriz olmamalı... Birçok şirket gerçekten çok zor durumda ve (borçlarını) yeniden yapılandırma paniği içinde" dedi.
DEVLET MÜDAHALESİ
Türk enerji yetkilileri bu habere ilişkin açıklama yapmadılar.
Türkiye, özelleştirmeler yaparak devletin elektrik üretimindeki rolünü küçülttü ve enerji alım-satımını, şeffaflığı sağlayacak bir borsaya bağladı.
Ancak hükümet, toplam kurulu enerji arzının yüzde 25'ini elinde tutuyor ve zaman zaman piyasa temellerini göz ardı ederek bir tavan oluşturuyor ve piyasa fiyatlarının altında fiyat teklif ediyor.
Doğal gaz piyasası büyük ölçüde devlet kontrolünde kalması, enerji piyasasının daha da gelişmesini engelliyor. 85,200 MW'lık elektrik üretiminin yüzde 37'den fazlasında doğalgaz kullanılıyor. Sonuç olarak, yenilenebilir kaynaklardan ve kömürle çalışan tesislerden daha esnek üretim seviyelerine sahip olan doğalgazla beslenen enerji santralleri en fazla etkilenen grup.
Boru hattı işletmecisi BOTAŞ, enerji santrallerine sağlanan gazın fiyatını iki katından daha fazla artırarak geçen yıl 717 TL'den bu ay kilovat saat (KwH) başına 1,700 TL'ye çıkardı.
Ancak bu gaz yakıtlı elektrik santralleri için elektrik satış fiyatları çok daha az arttı. Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi'nde (EPİAŞ) piyasa takas fiyatı aynı dönemde yüzde 67 artarken, konutlara uygulanan fiyatlar sadece yüzde 33 arttı.
Acwa Power Türkiye Ticari Direktörü Selim Güven, "Bizim kâr marjlarımız buharlaştı. Piyasada öngörülebilirlik veya görünürlük yok bu da yeniden yapılandırmayı daha da zorlaştırıyor ve bu şirketlerin finansal istikrarını tehlikeye atıyor" dedi.
Güven ayrıca, "İmalat sektörünü ve tüketicileri ucuz elektrikle dolaylı olarak sübvanse ettiğiniz zaman, enerji sektöründeki finansal sürdürülebilirlik, öngörülebilirlik ve yabancı yatırımcı iştahına zarar veriyorsunuz" dedi.
OMV ve diğer yabancı yatırımcılar Türkiye'ye akın ettiğinde, Türk enerji piyasası, enerji talebinin Çin'den sonra ikinci sırada yer almasıyla Avrupa'da umut verici kârlar sağlayacak tek piyasa gibi görünüyordu.
BP'nin Dünya Enerji İstatistik İncelemesi, Türkiye'nin toplam enerji talebinin, 2016'dan önceki 10 yılda yüzde 4.4 oranında arttığını ve küresel ortalamanın iki katından fazla büyüdüğünü gösteriyor.
Ancak, Türkiye'nin son zamanlardaki ekonomik sıkıntıları, ekonomistlerin büyüme tahminlerini düşürmelerine neden oluyor ve bazıları da 2019'a uzanan bir ekonomik daralma öngörüyor.
Enerji santralleri için 37 milyar dolarlık enerji ithalat faturasını azaltmaya yardımcı olmak için yerel kömürü kullanmaya yönelik teşvikler de dahil olmak üzere, bazı hükümet önlemleri fiyatların öngörülebilirliğine zarar verdi.
Güven, "Öngörülebilirliğe, tutarlı devlet politikalarına, finansal istikrara ve uzun vadeli finansmana erişime ihtiyacınız var... Şu anda bütün bu alanlarda zorlanıyoruz" dedi.
(Haberi çeviren Canan Sevgili; Redaksiyon Ayşe Sarıoğlu)