ABD dolarının küresel piyasalardaki rolü, hem ekonomik hem de siyasi gelişmelerden yüksek derecede etkileniyor. Son dönemde, doların performansında en büyük belirleyicilerden biri Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı olarak göreve başlaması ve bunun beraberinde getireceği politikaların yarattığı belirsizlik oldu. Bu belirsizlik ortamı, yatırımcıları temkinli olmaya iterken, doların hareketlerinde oynaklık yaratmaya devam ediyor.
ABD’nin Politik Atmosferi ve Trump Etkisi
Donald Trump, 47. başkan olarak bugün yemin ederek görevine başlıyor. Başkanlık öncesi dönemde dolar, Trump’ın ekonomi politikalarına dair spekülasyonlarla değer kazandı. Geçmişte Trump’ın güçlü dolar yerine zayıf bir para birimini destekleyen politikalar izlediği göz önüne alındığında, piyasa şu an Trump’ın bu konudaki duruşunu merak ediyor. Göreve başlamadan önce dolarda görülen değerlenme, Trump’ın ilk açıklamalarıyla tersine dönebilir ya da yukarı yönlü bir ivme kazanabilir. Bu bağlamda ABD Başkanı'nın atacağı somut adımlara bağlı olarak dolarda dalgalanmanın hızlanması muhtemel gözüküyor. Bu da riskli piyasaları doğrudan etkileme potansiyeline sahip.
Trump’ın büyümeyi teşvik edici politikalarla enflasyonist baskıyı artırabileceği bekleniyor. Vergi indirimleri ve ticaret tarifelerine yönelik sert adımlar, doların hem kısa hem de orta vadede hareketlerini şekillendirecek. Bu noktada, Trump’ın agresif söylemleri ve ticaret politikalarının, doların yeniden 114-115 aralığını hedeflemesine yol açabilir.
Fed Temkinli Duruşunu Korumaya Çalışıyor
Fed, enflasyonu kontrol altına almak için faiz oranlarını uzun bir süre yüksek seviyelerde tutacağını belirterek dolara destek sağladı. Ancak, son gelen enflasyon verilerinin yumuşama sinyalleri vermesi, yatırımcıların Fed’in daha güvercin bir politika benimseyebileceği beklentisini artırdı. Özellikle çekirdek enflasyonun düşüş göstermesi, Fed’den faiz indirim beklentilerini gündeme taşıdı. Bununla birlikte Fed yetkilisi Waller’ın geçen haftaki güvercin açıklamaları, piyasaları bir miktar rahatlatan bir yorum olarak kabul edildi.
Fed Başkanı Jerome Powell, sıkı para politikasına devam etme niyetini dile getirse de piyasalar iki faiz indirimi olasılığını fiyatlamaya başladı. Bu durum, doların performansını baskılayabilir. Ancak Trump’ın enflasyonu artırıcı politikaları, Fed’in bu tutumunu gözden geçirmesine neden olabilir.
Japonya Merkez Bankasının Atacağı Adım Bekleniyor
Japonya Merkez Bankasının (BOJ) bu hafta politika faizlerini artırma ihtimali, yenin dolar karşısında güçlenmesine neden oluyor. BOJ’in faiz artışı, uzun süredir ultra gevşek para politikasının sonu anlamına gelebilir ve USD/JPY paritesinde aşağı yönlü baskı oluşturabilir.
BOJ Başkanı Kazuo Ueda’nın açıklamaları, bankanın borçlanma maliyetlerini artırma niyetini doğrularken, bu adımın piyasalarda yaratacağı etkiler yakından izleniyor. Eğer BOJ faiz artırırsa, yen dolar karşısında güçlü bir pozisyon alabilir ve USD/JPY paritesinde düşüş eğilimi devam edebilir.
USD/JPY, yaklaşık bir aydır 158 bölgesinde dirençle karşılaşırken geçen hafta BOJ’nin faiz artırım sinyalleri vermesiyle birlikte aşağı yönlü gevşedi. Geçen hafta 155 seviyesine kadar gerileyen parite, bu noktada destek bulsa da yukarı yönlü hareketin 156 seviyesinde sınırlı kaldığı görülüyor.
BOJ, geçen yıl Temmuz ayında sürpriz bir kararla faiz artırımına gittiğinde USD/JPY’de zirve seviyelerinden %13’ü bulan bir düşüş eğilimi gerçekleşmişti. BOJ, bu hafta bir kez daha faiz artırımına giderse paritenin ilk olarak 153 seviyesini test edebileceğini görebiliriz. Ancak bu sefer Trump kaynaklı haber akışı dolar daha dirençli tutma ihtimali sunarken USD/JPY için 153 seviyesinin karar noktası olabileceğini görebiliriz. Buna göre dolar, Japon yeni karşısında 153 seviyesinin altında günlük kapanışlar kaydederse düşüş eğiliminin 150’nin altında 142-146 bölgesine doğru devam edebileceğini görebiliriz.
Jeopolitik Riskler ve Küresel Ekonomik Belirsizlikler
Orta Doğu’daki gelişmeler ve diğer jeopolitik riskler, doların güvenli liman talebinden faydalanmasını sağlıyor. Hamas ve İsrail arasındaki ateşkesin ardından bölgedeki tansiyonun düşmesi, piyasalar üzerinde kısmi bir rahatlama yarattı. Ancak kalıcı bir barış ortamının henüz sağlanamaması, yatırımcıların temkinli bir tutum sergilemesine neden oluyor.
Dolar endeksi şu anda 109 sınırında bulunuyor. Geçen hafta boyunca ılımlı gelen enflasyon verileri ve Fed’in bu yıl 2 kez faiz indirimine gidebileceğine dair beklentilerin artması dolar talebinde düşüşe yol açtı. DXY, 110 seviyesinden gevşemeye başlarken yılın son çeyreğinden bu yana takip ettiğimiz yükselen kanalın alt sınırını test etmeye başladı.
DXY’da Teknik Görünüm
Bunun yanında 108,8 Fibonacci seviyelerine göre bir destek noktası olarak dururken DXY’ın bu desteğini kaybetmesi durumunda 108 ve ardından 106,3 seviyesine doğru bir düzeltme kaydedebileceğini görebiliriz. Ancak piyasa, Trump’ın göreve başladıktan sonra nasıl bir tonda konuşacağını merak ediyor. Trump, agresif bir ton seçerse bu, dolara yönelik talep artışını tetikleyebilir. Böylece DXY’ın 108,8 bölgesine tutunabileceğini ve yönünü yeniden yukarı çevirebileceğini görebiliriz. Bu da ilk olarak 111 dolar bölgesi ve ardından ivmenin devamın 114 seviyesine doğru bir yükselişi tetikleyebilir.
Kaldı ki Euro Bölgesi’nden gelen zayıf ekonomik veriler ve ticaret tarifelerine dair belirsizlikler, EUR/USD'nin de dolar lehine hareket etmesine neden olabilir. Bu noktada paritenin yönü konusunda Avrupa Merkez Bankasının (ECB) potansiyel faiz indirimlerinin etkili olabileceğini görebiliriz.
EUR/USD’de genel düşüş eğilimi devam ederken parite, yeni yıla ortalama 1,025 seviyesinden bulduğu destekle başladı. EUR/USD’de bu hafta ilk kritik direnç seviyesi 1,033 seviyesinde bulunurken paritenin bu değerin altında kaldı sürece 1 seviyesine doğru yönelebileceğini görebiliriz. Ancak Trump’dan bu hafta daha ılımlı bir tonda konuşmalar gelirse bu noktada euro’nun destek bulabileceğini ve 1,0334’ün üzerinde 1,0440’a kadar kısmi bir toparlanma kaydetmesi mümkün hale gelebilir.
Sonuç olarak, doların kısa vadeli görünümü, Trump’ın açıklamaları ve Fed politikaları ile şekillenecek gibi duruyor. Arka planda ise jeopolitik gelişmeler var. Orta Doğu’da barış sürecinin olgunlaşması ve Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimin düşmesi, riskli piyasaları destekleyebilecek gelişmeler olarak öne çıkabilir ve bu durum da agresif dolar hareketine karşılık yatırımcının güvenli liman olarak görülen dolardan bir miktar uzaklaşmasını sağlayabilir. Yine de ABD makroekonomik verileri ve Trump’ın ekonomi politikalarının detayları, piyasa yönü için ana belirleyici olacak gibi gözüküyor.
Bu hafta küresel piyasalarda veri ajandası zayıf olsa da Trump’ın politikalarına dair demeçleri ve BOJ’in faiz kararı, piyasalar için kritik öneme sahip olacak.
Sorumluluk Reddi: Bu makale yalnızca bilgilendirme amacıyla yazılmıştır. Herhangi bir şekilde varlık satın almayı teşvik etme amacı taşımadığı gibi yatırım yapmak için bir talep, teklif, tavsiye veya öneri teşkil etmez. Her türlü varlığın birden fazla bakış açısıyla değerlendirildiğini ve oldukça riskli olduğunu, dolayısıyla herhangi bir yatırım kararının ve buna bağlı riskin yatırımcıya ait olduğunu hatırlatmak isterim. Ayrıca herhangi bir yatırım danışmanlığı hizmetimiz bulunmamaktadır.