Küresel piyasalara ilişkin son önemli gelişmeler şöyle;
-
Savaş kanadında dün Ukrayna’da sivillere yönelik katliam ve vahşet haberlerinin ardından Rusya’ya yönelik yeni ekonomik yaptırımlar da gündeme geldi. Bu konuda ABD’den ilk hamle gecikmedi. Fakat gözler şimdi Avrupa’da. Bu konuda Avrupa’nın Rusya enerjisine ambargo koyması yönünde kamuoyu baskıları giderek artıyor.
-
Küresel piyasalarda hemen hemen tüm ülkelerden gelen PMI verileri ekonomilerde bir durgunluk riskine işaret ediyor. Düşük PMI verileri ile birlikte yüksek enflasyonun da halihazırda mevcut olması ve de ABD 10 Yıllık - 2 yıllık faiz farkının negatif olması yani getiri eğrisinin yeniden terse dönmesiyle bu hafta stagflasyon tartışmaları hem de daha şiddetli bir biçimde gündemde olacak.
-
Geçtiğimiz Cuma ABD’den merakla gelen tarım dışı istihdam raporu açıklandı. Bu rapora göre tarım dışı istihdam 431 bin (beklenti 490 bindi), işsizlik oranı %3.6 (beklenti %3.7’ydi) ve ortalama saatlik kazançlar %0.4 (beklenti %0.4’tü). Tarım dışı istihdam verisi her ne kadar beklenti altında olsa da işsizlik ve ortalama saatlik kazançlar verisi bir hayli güçlü. Yani bu verilere göre ABD’de işgücü piyasası sıkı ve Fed’in eli Mayıs’ta 50 bp faiz artışı yapmak için hayli kuvvetli. Bu veriler sonrasında Mayıs’ta 50 bp gelme olasılığı %74.4’e yükselmiş durumda. Bu noktada özellikle yarın açıklanacak Fed tutanakları bir hayli önemli. Fed tutanakları dolar endeksi, ABD tahvil faizleri ve de özellikle de kıymetli madenlerde volatilite yaratabilir.
-
Avrupa ülkelerinden ve Euro bölgesinden gelen son enflasyon rakamları da tarihin en yüksek seviyelerine ulaşmış durumda. Bu da Avrupa Merkez Bankası (ECB)’nin bu yıl faiz artırma ihtimalini yeniden gündeme getirdi. Euro/dolar paritesi bu gelişme ve dolar endeksindeki hareket arasında fiyatlamalarına devam ediyor.
Petrolde Son Durum;
Hatırlayacak olursak geçtiğimiz hafta hem Çin’deki koranavirüs vakaları hem de Salı günü Türkiye’de yapılan müzakereden gelen olumlu haberlerin etkisi ile hafta başlangıcında petrol fiyatlarından bir düşme görmüştük. Fakat geçtiğimiz Çarşamba Rusya’dan gelen ateşkes yok açıklamaları ile yeniden artışa geçen petrol fiyatları hafta sonuna doğru hem ABD’den gelen stratejik rezerv atağı hem de OPEC+’nin günlük petrol üretimini 432 bin varile çıkarması (çok yüksek bir artış olmamasına rağmen sembolik bir anlamı olduğu söylenebilir) petrol fiyatlarını 102 dolara kadar düşürmüştü.
Fakat bu hafta başı itibariyle petrol fiyatlarında yeniden bir yükseliş ivmesi başladı. Bunun en önemli sebebi de Avrupa’nın Rusya’ya uygulayacağı enerji yaptırımlarına ilişkin beklenti. Ufukta bu şimdilik çok zor bir ihtimal olarak görünse de bu haberin kendisi bile petrol fiyatlarını %4 artırmış durumda. Bu gelişmelerle birlikte brent petrolde 100-110 bandında bir dalgalanma hareketi ile dengelenme çabası görülüyor. Fiyatlamalarda arz-talep dengesizliğin yanı sıra en önemli etki savaş fiyatlaması olmaya devam ediyor. Brent petrolde 105 ve 100 dolar destek seviyeleri, 115 ve 120 dolar da direnç seviyesi olarak takip edilebilir. Kısa vadede 120 doların üzerinde ve 100 doların altında bir dengelenme beklenmemek gerekir.
Yine ham petrolde son iki gündür %4.7’lik bir yükselişle şu an 103 dolardan işlem görüyor. Ayrıca Goldman Sachs petrol fiyatları için 2023 yılsonu beklentisini 110 dolardan 115 dolara yükselttiğini de hatırlatalım.
Ons altın fiyatlamasında ise;
Ons altın son günlerdeki 1915-1945 bandındaki yatay seyrini korumaya devam ediyor. Her ne kadar enflasyon bekleyişleri ve jeopolitik fiyatlamadan güç alıyor olsa da Fed’den gelecek sıkılaşma adımları sarı metali geçtiğimiz haftadan bu yana baskılayan en önemli fiyatlama unsuru. Bu açıdan yarın açıklanacak Fed tutanakları altın fiyatları için bir hayli önemli. Tutanaklarda sıkılaşmaya ilişkin ek kanıtlar ons altında geri çekilme yaratabilir. 1960 üstü fiyatlamalar olmadığı sürece gerçek bir yükseliş ivmesi söz konusu olmayacaktır. Geri çekilmelerde ise 1896 kritik destek seviyesi olarak takip edilmelidir.
Son İç Ekonomik Verilere Baktığımızda;
-
S&P Türkiye’nin uzun vadeli döviz cinsinden kredi notunu (B+) olarak teyit ederken, yerel para cinsinden kredi notunu ise (BB-)’den (B+)’ya indirdiğini açıkladı.
-
Mart ayında ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %19.8’lik artışla 22.7 milyar dolar olarak gerçekleşirken ithalat da 30.9 milyar dolara yükseldi.
-
Ve tabii ki enflasyon. Dün açıklanan rakamlara göre Mart ayında TÜFE aylık %5.46 artarken yıllık olarak %61.14’e yükseldi. Yİ-ÜFE ise aylık %9.19’luk artışla son 27 yılın zirvesi olan %114.97’ye yükseldi. Bu rakamalar sonucunda ÜFE-TÜFE makası tarihi en yüksek seviyesi olan 53.8’e yükselirken negatif reel faiz de 47.14’e yükselmiş oldu.
Bu gelişmeler sonrasında dolar/TL’ye bir bakalım;
Dolar/TL geçen haftaki yatay hareketine bu haftada devam ediyor. Yukarıda saydığım ve içeride açıklanan 3 önemli veriyle ve hatta 47.14’lük negatif reel faizle yatay devam eden kuru bağdaştırmak kesinlikle ve kesinlikle rasyonel ve mümkün değil. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi kura müdahale olduğu çok açık. Bu nedenle şimdilik tüm olumsuzluklara rağmen kur baskılanıyor olsa da günü geldiğinde bu mümkün olmayabilir. İşte o zaman kurda yukarı yönlü çok daha sert bir yükseliş görülme ihtimali hayli olası.
Son fiyatlamalarla kurda 14.50 seviyesi kısa vadeli referans haline gelmiş durumda. Yukarı yönlü yükselişlerde kısa vadede 14.72 ana direnç konumunda. Sonrasında 14.85 ara 15.00 psikolojik ve çok güçlü direnç. 15.00 seviyesi geçilirse yükselişler hız kazanabilir. Geri çekilmelerde 14.69, 14.50 ve sonrasında 14.30 destek seviyeleri önemli. Kısa vadede 13.80 altı fiyatlamalar görülmedikçe kurda tansiyon devam edecektir. Dolarda teknik analiz kısa vadede pozitif bir görünüme işaret ediyor.
