Altın, kısa dönemde çok büyük kazançlar sağlamayabilir. Ama uzun dönemde baktığımızda bütün diğer yatırım araçlarına göre büyük üstünlüğü var.
Aşağıdaki grafik 2002 yılını baz alıp 100’e endeksleyerek yaptığım bir tablonun grafiğe dönüştürülmüş halidir
Grafik bize 2002 yılında 400 TL’lik portföy yapan bir kişinin 100 TL’yi altına, 100 TL’yi BIST 100 endeksine, 100 TL’yi Dolara ve 100 TL’yi Euro’ya yatırması halinde portföyünün bugün ne durumda olacağını gösteriyor. Portföyün bugünkü değeri 3.133 TL ediyor. Bu toplamın 1.397 TL’si altından, 900 TL’si BIST 100’den, 413 TL’si Dolardan ve 423 TL’si de Eurodan geliyor. Bu kişi 400 TL’sinin tamamını altına yatırsaydı portföyünün bugünkü değeri 5.588 TL olacaktı. BIST 100’de grafikte oldukça iyi bir performans çimiş görünse de iniş ve çıkışları altına göre çok daha fazla.
17 yıllık bu dönemin toplam enflasyonu yüzde 170 olmuş. Enflasyonu gidererek bakarsak Dolar ve Eurodan sağlanan kazançlar yarı yarıya düşerken, altın ve BIST 100 hala çok kazançlı yatırım araçları olarak duruyor.
Altının bu kadar yüksek kazanç sağlamasının yanında bir de Türk yatırımcı açısından sigorta işlevi var. Altın uluslararası piyasada Dolarla fiyatlanıyor. Bu durumda altının değeri arttığında bu artış TL/Gram fiyatına yansıyor. Öte yandan Dolar dünyada veya TL’ye karşı değer kazandığında bu da TL/Gram fiyatına yansıyor. Altın fiyatı veya Dolardan birisi düşüp öteki artsa kayıp önleniyor. İkisi birden artarsa kazanç katlanıyor. İkisinin birden düşmesi olasılığı ise geçmişe baktığımızda oldukça düşük görünüyor. Türk yatırımcı için geçerli olan bu avantaj Amerikalı yatırımcı için söz konusu değil. O sadece altın değer kazandığında kazançlı çıkıyor.
Böyle bir sigorta işlevi gördüğü, anaparanın değerini koruduğu için Türk halkı, yatırım aracı olarak altını ilk sıraya koyuyor ve yastık altında saklıyor. Dünya Altın Konseyi raporuna göre 2015 yılında Türkiye’de yastık altında saklanan altın miktarı 3.500 ton dolayında idi. Bugün bu miktarın 5.000 tona yakın olduğu tahmin ediliyor.