İSTANBUL, 7 Aralık (Reuters) - İş Bankası ISCTR.IS Genel Müdürü Adnan Bali, ülke ekonomisinin istikrarı için bilançolarını imkanlarını, kaynaklarını, maharetlerini sonuna kadar kullanacaklarını söyledi.
İş Bankası tarafından düzenlenen "İş'le Buluşmalar" toplantısında konuşan Bali, "Ekonomik göstergelerimiz nedeniyle bugün cezalandırılıyor değiliz. Bugün yeni bir hikaye yatırımcısından iç ve dış kamuoyuna kadar ikna edebilen bir hikaye yaratamadığımız için cezalandırılıyoruz" diyerek, anayasa ve mülkiyet haklarının önemine dikkat çekti ve bu garantinin altını çizerek verildiği taktirde dış açıkların finansmanının sağlanabileceğini kaydetti.
Bali, "Milli ekonomiye verilen desteğin çok daha önem kazandığı bu dönemde Cumhuriyet'ten bir yıl sonra kurulan milli bankacılığın önderi konumundaki İş Bankası'nın aynı bu anlayışla bu zor koşullarda da fonksiyonunu sağlıklı büyüme düzeyinde sürdüreceğini ifade ediyorum. Ülke ekonomisinin istikrarı için bilançomuzu imkanlarımızı, kaynaklarımızı, maharetlerimizi sonuna kadar kullanacağımızı tekrar ifade etmek istiyorum" dedi.
Bali, Ekim ayında yaygın kesime dokunan kredilerin tamamında faiz indirimine gittiklerini söyleyerek, "Burada ifade ettiğim faiz indirimleri bireye, tüketici ve esnafa dokunan kesimlere yönelikti. Bunların teknik özellikleri önemli değil, bir yaklaşımı ortaya koyması önemli" dedi.
Bütün iş dünyası temsilcilerine rol düştüğünü söyleyen Bali, "Biz nasıl kredilendirme, kredi yapılandırma, teminatlandırma alanında üzerimize düşen sorumluluğu ifade ediyorsak, konunun reel sektör tarafından da aynı yapıcılıkla ele alınması lazım" dedi.
Bankacılık sektörünün bir yandan faiz oranlarından şikayet ederken bir yandan fahiş farklarla bundan sapan vade farklılıklarının uygulanmaması gerektiğini söyleyen Bali, "Bu sistemi bozan unsurlardandır" diye konuştu.
Bali şöyle devam etti:
"Yine gücümüz var, gücümüzü kullanabiliyoruz diye vadeler aşırı ötelenerek ödemeler nakit akışları bozulmamalıdır. Sonuçta esasen hepimiz bu ülkeden kazanan bu ülkeye kazandıracak işlerin sahipleri olarak giderek zorlaşan küresel rekabet koşullarında, öngörülemeyen riskleri de düşündüğümüzde bir yandan kısa vadeli cari riskleri yönetirken diğer taraftan da orta uzun vadeli perspektifle reformcu bir anlayışa dönmek durumundayız. Türkiye reformcu ruhunu ve ivmesini tekrar kazanmak durumundadır." (Haberi bildiren Can Sezer, yazan Behiye Selin Taner; Redaksiyon Birsen Altaylı)